Gönüle aşk düşen de dilin susası mı var
Dünyayı görmez gözü, akıl Hakk'a emanet
Âşığın yârdan gayrı derdi tasası mı var
Ömrü hüzzam olanın, vuslatıdır nihavent.
Bir âşk ki gönüldeki pasları söküp atsın
Yâr diyerek çağlasın, içinde bir şelâle
Gül açsın da bahçende, bırak dikeni batsın
Firak'ın kederinden, boynu büküktür lale.
Âşk dağları deldirir, âşık gözü karadır
Sevgilinin eşiği kuş tüyü yastık olur.
Âşıkları öldüren hasret denen yaradır
Aldığı her nefeste canevinden vurulur..
Âşk, yağmurda ıslanıp, güneşe yaslanmaktır
Âşk Sultanı kul eder, dünyayı ters döndürür.
Âşk deryayı ararken, bir çölde paslanmaktır
Âşk Kerem'i kül eder, cehennemi söndürür.
Âşk'ı anlatmak için yetişmez kalem kağıt
Onu ancak sararmış bir benizde bulursun.
Âşığın yâr deyişi, yürek sızlatan ağıt
Dinledikçe içlenir, kederle yoğrulursun.
Gerçek âşk bir ölümdür, dirilirsin ölünce
Âşk'ı tatmadan evvel, ölümlü bir beşersin.
Hiçlik makamındasın, vuslat vakti gelince
Nâr'ın içinden geçer, bir ummân'a düşersin...
Nûrfânî'm sen bilmezsin, âşk odunda yanmayı
Yanar kül olur âşık, külü yâre savrulur.
Akıl baştan giderde, unutur utanmayı
Âşık düştüğü yerden,"vay yâr" diye doğrulur.
17/7/2025
Nuriye Akyol
Kayıt Tarihi : 20.7.2025 21:39:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!