Nar kırmızı uçurtmaları takmışsın yanağına
Süzülürsün melek dolu uğultulu diyarlarda
Sen bir aziz
Sen konak yeri rüyalarda
Temiz ve serinsin
Gümüş taraklar kıpırdanıyor saçlarında
Bir harf ve bir isimle
Rüzgarlanıyorsun
Kağıtların uykuları boğazladığı rüyalarda
Sen uluyan kurtların dolunayı
Çığlık atan korkakların savaş meydanı
Lazımsın bir kılıcın gölgesinde
Bir boyun entarisi
Bir ten ormanı ferahlığında
Ey edebe yumurtalanan ana şefkati
Capcanlısın her sonbaharda
Eller açılmış demir kapında
Sen aşkı taşlayanlara rahmet
Deve kemikleri düşen kafalara merhamet
Öy ölüme dualarla gülebilen
Nefes veriyorsun
Boyun eğmiş rekat rekat
Ey vav
Üzülme lambaların karanlığına
Sabahlar
Fesleğen kokuları
Kıvrılmış uzanıyor kollarına
Sen bir alfabenin yanan ocağı
Ariflerin içinde uyuduğu uyandığı yatağı
Vazgeçme aşk ehlinden
Sen olmasan neye yarar cennet sıcağı
Ey Leyla
Etleri parçalayan çöl
Karınlara koyulmuş kayalar haykırıyor adını
Kaçırma fidansız ormanlarımdan kutsal ayaklarını
Ya yutalım
Ya dergahını yapalım
Ezdiğin dağlardan yere inen turabı
Sensiz Vav eksik
Sensiz yazan parmaklar felçli kimsesiz boğazları kesik
Gel artık
Taşları dökülen Aksa'dan
Gel artık
İdam sehpası kurulmuş Mısır'dan
Gel artık
Üç narin bedenin beraber uyuduğu Ravza'dan
Ah Vav
Ah Leyla
Sizin olmadığınız her cihana
Yutkunan mezardan yükseliyor vaveyla
Zafer Altuntaş
Kayıt Tarihi : 5.8.2018 21:52:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!