Zilli, köşkte saz çalar, ruh oynar, vicdansızlar,
Katır yılanı sokmuş, yürek yakar, cansızlar,
Zehirden daha beter, tüylü akrep kansızlar,
Vatanın ekmeğinden, hala yer, vatansızlar.
2009
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Vatan sızlar vatan sızlar
Her şehitte vatan sızlar
Milletime kin kusuyorr
Soysuz sopsuz vatansızlar
KALEME SAYGI İLE BİR HOYRAT DÖKÜLDÜ.
Ne deyim bilemiyorum ki Osman.
Piyasada o kadar çok Ekrem Tosunlar var ki.
O kadar çok Allah ile aldatanlar var oldukça canımız hep sızlamaya devam edecek.
Tebrik ediyorum.
En kalbi selamlarımı gönderiyorum.
Gözüne göz dikerek dobra çatasım gelir
Üç beş kuruş demeden beleş satasım gelir
Karlı dağın ardına tutup atasım gelir
Vatanın ekmeğinden, hala yer vatansızlar.... Mücella Pakdemir
Bu nefis taşlamaya katılmamak olmazdı. Kabul buyurun Üstadım... Tam puanımla sayfamda....
pekii;Bende,90'lı yıllarda genç kızlarımızın türbanları söz konusu edilerek,gelecekleri
ellerinden alınmaya çalışılırken üzülerek yazdığım'Sancı'adlı bir yapıtla sizin 'VATANSIZLAR'adlı harkulade çalışmanıza katkıda bulunabilir miyim?
Osman Bey;
sizin ve sayfada yer alan tüm arkadaşlarımızın emeğini ve duyarlılığını kutluyorum...hepinize teşekkürlerimi sunuyorum...
Saygı ile...
Sancı
Seyre dalsam sükut ile dünyayı,
O an başımda uçuşur,yırtıcı kuşlar.
Biraz konuşsam,derler ki; 'asilerin isyanı,'
Sille tokat öz toprağımdan kovarlar.
Size serilmiş sanki,masmavi gökler.
Uçun,yüksekten uçun kartallar.
Bize unutturdunuz safayı,hasbel kader...
Bahşettiğiniz,yokuşlar ve çıkmaz sokaklar.
Boğuk kanat seslerinizi cümle alem duysun.
Uçun,özgürce uçun be atmacalar.
Zevk-i sefa size,gün sizin olsun.
Nasılsa,sonunda erişilen gece var.
Son bulur saltanatlar o dehşetli gecede.
'Hesap zamanıdır'derler,hesap verin çakallar.
Cayır cayır yanar,eller diller ateşlerde.
Ebediyete zuhur eder,ölümcül sancılar.
Nilgün Pakyıldız
güzel bir hicivdi..duyarlı yüreğinize saglık..
Haksızlardan Hakk talep etsek ne Hak elde edebiliriz ki...
saygılar
gurbetten sılaya
selam ve dua ile..
vatansızları çok güzel tasvir etmişsiniz,dilinize sağlık
Kutlarım güzel bir eser kaleminiz daim gönlünüz aranan gibi olması dileklerimle saygılar
Masumların kanını çekinmeden dökerler,,
Hakk'tan korkmaz,haram yoldan giderler,
Bu Cennet vatanımıza ihanet ederler,
Vatanın ekmeğinden, hala yer vatansızlar.
,,bu aciz dörtlükte bizden olsun osman bey,hayırlı cumalar diliyorum,selam ve dua ile,
Aynen öyle... Çaresiz bekliyoruz... Kutlarım..
osman bey söyleyecek söz kalmamış bu dörtlük muataplarına itaf olunur ustaca kaleme alınmış duyarlı yüreğinizi kutluyorum kaleminiz daim olsun saygılar sevgiler
Bu şiir ile ilgili 147 tane yorum bulunmakta