Vurulup alnından bu toprağa düşen asker,
Bin başın olsa, bu uğurda vermeye değer.
Bilsem ki bu vatan, bununla bulur sâfa,
Varlığım feda olsun, ölüm bu cana sâfa.
Bir taşını bile inan, elmaslara değişmem.
Senin toprağına basan pis çizmelerle sevişmem.
Sana düşman, bana dost mu olur hiç,
Sana kast eden şerefsizlerin ancak lakabı olur p..ç
Anam babamsın benim, taçsın bu başıma,
Dünya kurban, âlem feda olsun bir kaşına,
Aşığım kusurum varsa ancak elbet budur,
Ey düşman! Yılma bilmez bu millet, kudur.
Nakış nakıştır toprağın, işlemiş seni nakkaş,
Her motifine kurban olmaya değmez mi bu baş.
Şarktan garba yek vücut olan bir millet,
Karanlık elbet biter, doğar gün, sen sabret.
Bir zaman, uğruna akmadı mı kanlar?
İsmail gibi kurban olmadı mı canlar?
Beklemede millet ki gelsin İsmail’in koçu,
Ne idi bu mazlumun çektiğinin suçu?
Kuyudan kurtulur Yusuf’lar seherde,
Yıldırım’lar, Fatih’ler büyür her yerde.
Meydanlar kurulur, düşmanlar vurulur elbet,
Muzaffer olmak hakkıdır, zira neciptir bu millet.
Uyanın canlar, uyanın cananlar bildirin özünüzü.
Zaman durmuyor, yetti artık açın gözünüzü.
Güç, kuvvet, azim, gayret ne varsa, özde,
Siz canınızı verin, olacaktır bu millet elbet gözde..
Kayıt Tarihi : 24.5.2006 08:18:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
TÜM YORUMLAR (1)