Aradan fazla bir zaman geçmedi. Bundan birkaç ay önce Sayın Sağlık Bakanı olsun, Sayın Başbakan olsunlar TV ekranlarında, halkın karşısına geçip; “ Bundan böyle vatandaşımızın hasta hanelerde rehin kalmayacağını, hastanedeki tedavi masraflarının, tedavi olduğu hasta hanelerce karşılanacağını, (Benim insanım tedavi için tek kuruş ödemeyecek) sözleriyle dile getirip, tüm dünya basını ve TV. lerinin önünde söyleyip, söz vermiş hatta bir nevi müjde şeklinde duyurmuştu…”
İnsanlarımız bu müjdeye gerçekten çok sevinmişler, şahsına kendilerinin gıyabında, hayır dualar etmişlerdi. Çünkü; yiyecek ekmek parası bulamayan bir çok vatandaş, bu konuda hasta hanelerde zor durumlara düşüyor, gerçekten yıllardır mağdur oluyordu… Hastane masraflarını karşılayamıyor, kimisi hasta hane kapısından içeriye alınmıyor, kimisi tedavi bitmeden hastaneden atılıyordu. Kimisi de hastası rehin alınıp, hasta yakınları tedavi masrafı için varını, yoğunu satıyor tedavi masrafını karşılamaya çalışıyor, kimileri bazı TV programlarına müracaat edip, halktan bağış, yardım istiyor, Ulus’ça duygusal sömürüye alet oluyor ve de yabancı TV. lere malzeme üretiyor, kimi hastalar veya sahipleri çaresiz-likten, umudunun kalmamasından ve de gururu incindiği için intihar edip, yaşamlarına son veriyorlardı. Bunlar masal değil… Hikâye de değil, yaşamın taa kendisi.
Bu saydıklarımı son yıllarda, hep beraber görüp, şahit olduk, birlikte yaşadık ve hala da yaşamaya devam ediyoruz… Öyle değil mi? Amma; bakın görün ki, sayın hükümet yetkilileri sözlerini hala yerine getiremiyorlar. Zaten o beyanatlarının üzerinden bir ay geçmeden birçok özel hasta haneler, vakıf hasta haneleri o müjdeye, karara karşı çıktılar… Tüzük ve yönetmeliklerinin buna müsait olmadığına işaretle, görüşlerini olumsuz olarak ilan ettiler. Sanki Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’ndan, ya da B.M.M. alacağı kararla, yeni yapacağı yasadan üstünmüş o tüzük ve yönetmelikler de, değiştirilemezmiş gibi… Sanırım işlerine gelmediği için, bugüne kadar Anayasaların bile kaçıncı kez delindiğini, değiştirildiğini, unutmuş görünüyorlar. 1924 Anayasası’ndan buyana bu yasalarımız kaçıncı kez değişti, değiştirildi acaba? Onu bilseler de hatırlamazlar… Çünkü burada yoksul vatandaşın yararı veya menfaati var.
Onların isyan ettikleri tarihlerde de ben bu konuda makaleler yazmıştım. Bu işin başarılamaya-cağını savunmuştum. Bu savunmamın yanında da, eğer böyle bir yasa düzenlemesi yapılıp uygulanırsa, çok yoksul insanın mutlu olacağını, büyük bir sıkıntıdan kurtarılmış olacağını ancak; böyle uyarlanmış bir yasanın uygulanmasının zor hatta imkânsız olduğunu yazmıştım. Evet, bu sözü hiçbir zaman söylemek istemiyorum amma, zaman beni yine haklı çıkardı. Keşke yanılsaydım, haklı çıkmasaydım da, vatandaşım mutlu olsaydı hastanede yaşadığı yürekler acısı durumlardan kurtulmuş olsaydı… İşte size gazeten alıntı yaparak sunacağım ispatı. Haber başlığını aynen sunuyorum: “ BAĞ-KUR’ u AİHM’ e ŞİKÂYET EDECEK…” haberin içeriği de özetle şöyle diyor: “Sakarya’da yaşayan Bağ-Kur emeklisi K.Çalışkan, 2002 yılında siroz hastalığına yakalanmış. Hastalığı ilerleyince, özel bir hasta hanede Karaciğer nakli yaptırmış. On iki saat süren bir ameliyattan sonra başarılı bir operasyon sonucu sağlığına kavuşmuş, iyileşmiş. Ancak; hastane karşısına 115 bin Ytl. Ameliyat faturası ile çıkmış. Bu fatura karşısında tedavi masrafları için Bağ-Kur’ a başvurmuş. Bağ – Kur’ dan bu faturaya karşılık 10 bin Ytl tutarında ödeme yağılmıştır.
Zor durumda kalan hasta masrafının tamamının karşılanması için Bağ – Kur ‘ u mahkemeye vermiş, hakkında dava açmış, fakat mahkeme Bağ – Kur lehine karar vermiştir. Hukuk yollarının tıkandığını gören ve zor durumda kalan hasta çaresiz, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine başvurmak zorunda kalıp, hastane masraflarının tamamının Bağ – Kur’ca ödenmesini talep etmek zorunda bırakılmıştır…”
Bakınız sevgili okuyucularım. Bu da insan haklarıyla ilgili önemli bir konu. Maalesef uygarlık yolunda her şeyiyle savaş veren Türkiye’de, 21. yy.Türkiye’sinde böyle konular hala gündemde. Ve de insanlık ayıbı olarak çözüleceği günü bekliyor…
Sanırım, bu mağdur insanların oyları ile bu insanların yaşadığı ülkeyi yönetmeye gelen icra sahibi iktidar temsilcileri, vatandaşın zor yaşantısını görür, duyar ve de bir çözüm formülü uygular. Bir yıldan az kaldı. Kısa bir zaman sonra yine, o vatandaşın huzuruna, oy istemek için gidileceği unutulmamalıdır….
Saati mi şaşırdı bu hıyar?
Gerçi hiç saati olmadı ama
En azından birine sorar.
Cebimde bir lira desen yok,