Bir ulu muhabbet yaşanmıştır, Azerbaycan ile Türkiye arasında. O muhabbet duru, saf ve tertemiz bir akarsu gibidir. Nesilden nesile asırlardan süzülerek gelen o muhabbeti, Azerbaycan’ın can şairi Bahtiyar Vahapzade o kadar vezih bir dille yorumlar ki, “Bir ananın iki oğlu/ Bir ağacın iki kolu/ O da ulu, bu da ulu/ Azerbaycan-Türkiye// Dinimiz bir, dilimiz bir/ Ayımız bir, yılımız bir/ Aşkımız bir, yolumuz bir/ Azerbaycan-Türkiye// Anayurt’ta yuva kurdum/ Ata yurda gönül verdim/ Ana yurdum, ata yurdum/ Azerbaycan-Türkiye”
Bir Azerbaycan delisi, Türkiye sevdalısı Elmas Yıldırım’ın hayatında her iki ülke arasında çok güçlü bir bağ oluyordu. Elmas Yıldırım anısına Elâzığ ve Bakü’de en üst seviyede himaye gören anma programları yapılıyordu. Uluslar arası Hazar Şiir Akşamları Elmas Yıldırım ve Bahtiyar Vahapzade anılarıyla görkemleşiyordu.
Bakü’nün Gala Köyü’nde doğup, Malatya’nın Gale İlçesinde vefat eden Elmas Yıldırım için yazdığımız bir dörtlüğümüzde, “Gala'dan Gala'ya köprü kurmuşum/ Her iki Gala, yüreğim, can evim/ Vatan sevgisi imanım demişim/ Tutuşturur tüm cihanı alevim! ”
Elâzığ’da Şener Bulut’un koordinatörlüğündeki Manas Yayınclık ile Bakü’de Asif Rüstemli’nin yönettiği Ozan Yayıncılık tarihi bir işbirliği yapıyorlar. Asırların özlemini çektiği sadece duygu yüklü değil, tohumunun çatlamak üzere olduğu bir köprüde iki yayınevi muhabbet bağıyla el sıkışıyorlar. “Elâzığ’ın Yaşayan Şairleri” isimli eserin Azerbaycan Bakü’de neşredilmesi kadar yahşi/güzel bir şey düşünemiyorum. 16. Uluslararası Hazar Şiir Akşamlarının anısına yapıldığı Türk Dünyasının yetiştirdiği büyük şair Bahtiyar Vahapzade’nin eserini Manas Yayınevi’nin neşretmesi Elâzığ ve Manas için büyük bir bahtiyarlıktır.
Elâzığ’da, Uluslar arası Hazar Şiir Akşamlarına katılan Nebi Hazri bir şiirinde, “Muhabbet sonsuzdur, ömürse kısa/ Ne olur, sadakat ebedi kalsa/ Kimin yüreğinde bir tel kırılsa,/ Benim yüreğimdir, benim yüreğim// Yüzlerde gözlerde sevgi okunur/Muhabbet yürekten yüreğe konur/Güzeller gözünde o ateş, o nur/Benim yüreğimdir, benim yüreğim”
Bizler sevgi kilimin dokuyan muhabbet ehli şairlerimizin; ak yüzlü, bilge sözlü, kartal bakışlı, civan duruşlu; aynı gövdenin baharında çiçek açmış, cümlesine meyve vermiş dallarından dereceğiz!
Bu edebi eser hazırlanırken Elâzığ’ın, O’nun ‘Tebriz Gülleriyle’ meşhur Harput’un tarihi gizemini bir daha doyasıya düşündüm. Tebriz’den seslenen Nesir Payguzar haklı olarak şiirinde, “Harput Asya’nın gül bahçesidir/ Bu kadar güzellik onun besidir/ O ki, şöhretini yüceltip arşa; / Kulaklara çarpan müzik sesidir/ Harput ocağıdır güzelliklerin/ Havası, kışta da yaz nefesidir/Konuşmaklarında saz havası var/ Kucağında Hazar Baba Gölü var”
Ne kadar şirin bir söz yumağı, “Asya’nın gül bahçesi olmak” O bahçeden derdiğimiz gül kokulu rayihaları dostlara ikram etmek muradına şairlerimiz eriyorlar.
Hikmet dolu satırlarla, kutlu sözlerle gözlerim elbet Yunus kokacaktır, elbet Piri Türkistan’ı özleyecektir, elbet Mevlana gibi zinde bir ufuk açacaktır. Mısralar, damıtılmış su gibi, Anadolu’nun, Anadolu insanının Bakü’ye selamını huzur ve huşu veren ışıl ışıl yanan bakışlarıyla, şiirin efsunkâr havasıyla gönderecektir.
Yunus zirvedir, Süleyman Çelebi hakeza öyle! Ali Şir Nevai’de, Kaşgarlı Mahmut’la, ‘Türkçe divan meclisindeyiz’ Yahya Kemalle, ‘akınlardayız’ Necip Fazılla, ‘Sakarya’yla konuşuruz’ Akif’le, ‘Çanakkale’yi yaşar’ kıyama kalkar, ‘hürriyet şarkımızı’ dinleriz, Arif Nihat Asya ile ‘bayraklaşır’ Niyazi Yıldırımla, ‘destanlar burcunda dolaşırız’
Bu irfan ocağından Azerbaycan’a seslenen Yavuz Bülent Bakiler; “Götür beni Aras! Al beni Hazar/Türk’ü Türk’ten başka şimdi kim anlar/Yaram derin, merhemim yok, vaktim dar…/Bir destan yazar gibi yaz beni Anar! /Duy beni Bahtiyar! Duy beni Şahmar”
Elmas Yıldırım’daki o efsanevi duygu bizlerde öyle fırtınalı bir sevda üretti ki, yüreğimin bir parçasını can Azerbaycan bilirim! Zalimhan Yakup’un dediği gibi, 'Mecnunu olmayan şehre yazığdı/ Yunus'u olmayan derya yazığdı/ İnsanı olmayan dünya yazığdı/ İnsanla, insanla güzeldi dünya'
Ali Akbaş her şehrin bir sahibi olduğunu söyler, “Gördüm ki, Her şehrin bir sahibi var/ Her sahibin bir naibi var/ Hacı Bayram, Hacı Bektaş/ Adım adım, taş taş/ Mülkü tapulamışlar.. / Ve bizi himmetlerine alıp,/ Bekleye-durmuşlar”
O güzelliği Elâzığ’a yaşatan Manas Yayıncılığı, o güzelliği Bakü’ye taşıyan Ozan Yayınlarını candan kutlarım.
“Elâzığ’ın Yaşayan Şairleri” eseri bizler, Bakü’ye onun gönlü yüce havasına ve hevesine ithaf ve armağan ediyoruz.
Kayıt Tarihi : 25.2.2009 10:43:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Elazığ'lı Yaşayan Şairlrin eseri Azerbaycan'da yayınlanıyor
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!