Dün emekli bir öğretmen tanıdım. hem umut hemde umutsuzluğun ışığını yansıtıyordu gözleri..konuştukça elleri uzandı ellerime..sımsıkı kavradı yüreğindeki sevgiyle..sımsıcaktı bana bakan bakışları..sanki konuşmadan da anlaşıyordu bakışlarımız..anlattıkça göz pınarları doluyordu memleketin halini,tükenen umudunun, konuşmalarımızdan sonra artmıştı sanki,yeniden umudu..güvenerek dedi ki; kim geliyor misafir evimize acaba diye korkuyla sormuştum..ama şimdi görüyorum ki,sizin gibi düşünenler oldukça yıkılmayacak, vatanı emanet eden insan,Atatürk'ümüzün düşünceleri,yıktırmayacağız heykellerini,yok etmeyeceğiz resimlerini,unutturmayacağız Kemalizm'i..
pınarları dolu gözlerine bakarak;
Öğretmenim siz neden ağlıyorsunuz şimdi? umudumuz geleceğimizdir,umudu olmayan, geleceği hakkeder mi? diye sordum.
bu konuşmaları bakışlarımızla anlatmıştık..ve sımsıcak yüreğindeki sevginin yansımasını hissettiğim, o elleri daha da sıkı sarıldı ellerime..ve dediki..
Ne Mutlu Türk'üm Diyene......
Karaçalılar gibi yardan bitme bir çocuk
Çarpık bacaklarıyla -ha düştü, ha düşecek-
Nasıl koşarsa ardından bir devin
O çapkın babamı ben öyle sevdim