Şırnaktaki 13 Şehidimizin anısına..
Gidin haber verin soysuza ben den
Saçını başını yoldurtmasın ha..
Bak devam ederim kaldığım yerden!
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Toplumsal duyarlılığını kutluyorum.Her şeyi anlaşılır bir biçimde yorumlayışın, değerli yürreğinin duyarlığıdır.Sevgilerimle.
Mürsel Adıgüzel
Buna ne yazılır sevgili arkadaşım...İki oğlum var dediğin kurtuluş savaşı olsa vatan sağolsun diyeyim oğullarımla beraber ben de gidip savaşayım...Ama bu neyin savaşı..Kim neyi bölüşemiyor dahası paylaşmak istiyor..Bunlar siyasi otaritelerin çözmesi gereken ideolojik çatışmalar ben neden oğlumu kurban vereyim..Bizler sade vatandaş olarak şiddetin bu noktayay geleceğini aylar önecsinden kestirebiliyorsak başımızdakiler nasl bunun farkına varıp ta önlem almıyor ..Dahası neden bu aşamaya geldi..Baştan önlem alınamazmıydı..Etnik çatışma..
Amerika istediği arzusunua kavuşuyor yavaş derinden..Bizim evlatlarımızla geçmiş kuşak arasında çok fark var.. Şimdi çocukalrımızda ideoloji yok..Korkuyoruz onları bu anlamda beslemeye sadece iyi olun, vizjdanlı olun diye yetiştiriyoruz... Çünkü bir sürü şehit var..Etnik çatışmalardan. Türk-Kürt milliyetçilğinden çıkan çatışmalardan ve birde buralarda kimselerin temas etmediği devrim şehitleri var...Halklarınkardeşliği için savaşanlar ve ölenler var...
Çok hassas bu konu Ozan..İki satırla geçilecek ya da bir anlık öfkeye yenilmememiz gerektiği kadar ciddi.. Bak dün gece Tv 'de röportajlar var...Neyse benim dilim uzayacak yina...
Ben evladımı etnik , merkezi çatışmalara kurban vermek istemiyorum..Bilmiyorum belki çok tepki alabilirim ama bu böyle...Bu ciddi problemi çözmesi gerekenler iktidar ve muhalafet..Birbirlerinle çatışacaklarına ciddi, bayrağımızı ,ülke bütünlüğünü tehdit eden, yeni neslimizn ahlaklı erdemli , ilerici bir gençlik olması iiçn neler yapılabilir onu tartışsınlar ona çözüm bulsunlar...
Duyarlı yüreğine saygılarımı bıraktım...
Terör bir toplumun en büyük sorunlarından biridir.
Terör üç bacaklı saç ayağına benzer
1. Devlet'in kendisidir. Hatalı politikalarıyla terörü üretir.
2. Sınıfsal, etnik, dinsel, mezhebi farklılıklardır. Bazıları bunarı siyasi çıkar amacına kullanır. 1970 - 1980 yılları arası, Ülkemizdeki sol, chp doğu hakları olarak, bugünkü pkk'nın yaratıcıları ve destekleyicileridir. O dönemlerin gazetelerini, yazarların yazılarını takip ediniz. Bunu göreceksiniz. Sol akımları destekleyen her düşünce, geçmişte pkk'nın tabanını hazırlamıştır.
3. Dış güçlerdir. Ülkeler üzerinde, siyasi, kültürel, ekonomik emeli olan güçlü ülkeler, başka ülkeler içindeki sosyal, sınıfsal, etnik ve dinsel farklılıkları kendi ülkeleri aleyhine kışkırtırlar.
Terör olaylarına, kaynağına, tarihi geçmişine doğru bakmadığımız, doğru çözümler üretmediğimiz müddetçe terör bitmez.
Terör üzerine baskı metodlarıyla gitmek sadece terör içindekilere, içerde ve dışarda yandaşlar buldurur. Maddi manevi desteklerini artırır. Daha güçlü hale getirir..
İşte Saddam'ın sonu önümüzde. Saddam iktidarına karşı, bu gün Irak'a Amerika'yı davet edenler mücadele veriyorlardı. Saddam onların hepsini terörist ilan etmişti. Süreç içinde, Saddam gitti onlar kaldı.
Ülkemizin geleceğinde doğru çözümler üretmek için, akılcı, birleştirici yollar takip edilmelidir.
Aksi halde, geçen tarihlerde de görülmüştür ki, devletlerin parçalanmaları, zayıflatılmaları, hatta toprak kayıplarının sebepleri ülke yöneticilerinin yanlış tutumlarından kaynaklanır.
Bir dönem üç kıtaya hükmeden Osmanlı, aşama aşama topraklarını kaybederek bölünerek bu noktaya gelmiştir. Her dönemde, Osmanlı yönetimleri, ayrılıkçıları terörist ilan etmiştir.
Ama sonuç burasıdır.
Bugün çizgi çekmek, yarına sağlam çıkmanın yolu geçmişten ders alarak, toplumsal birliği sağlayacak, karşılıklı saygı,sevgiyi ortaya çıkaracak politika,söz ve davranışlar üretilmelidir.
Aksi halde çok geç kalınır. İşte Amerika, gizli açık destekleyip duruyor.
Diyebiliyor muyuz Amerika'ya, bak desteğini devam ettirirsen, ülkedeki bütün tesislerini kaldırırım. Natodan çıkarım. İncirliği kapatırım. Irak'ta sana karşı olanları desteklerim. İran'la her türlü anlaşma yaparım.
Hayır. Nedenini iyi düşünmek gerek..
Çalışmanız güzeldi. Bana bunları düşündürdü, yazdırdı. Teşekkürler. .
Değerli Ozanım emin ol!!! Avrupanın , Amerikanın bu zulmü, bu iki yüzlülüğü ve kalleşliği bir gün bitecek ve bir gün bu kitap yazılacak. Sevgilerimle sağlıcakla kalın!!!
YAZILACAK KİTAP
Kimi geceler uykum kaçıyor,
Aklımın ucunda bir kitap, yazılacak…
Umut saçıyor kitap;
Sanki durmuş dünya;
Medeniyetler arasında bir barışa değil,
Medusa’nın kanından doğan
Zeus’un kanatlı binek atı Pegasusla,
Güneşe yolculuk yapıyor
Düşünüyorum bir yandan;
Vurucu gücün nimetleriyle coşmuş
Emperyalizm, sonu aydınlık gelecek
Barışı umursamıyor, vurdukça vuruyor...
Yankılanıyor kulaklarımda;
Asya’da Afrika’da Latin Amerika’da
Donkişotvari saplantıları harmanlayan
Marazi şizofren naralı nidalar...
Uyuyamıyorum, kafam karışık.
“BOP” denilen yeni hevesi emperyalizmin;
Sözüm ona terörizmi yoketmek adına,
Boy gösteriyor Orta doğu’da...
Oralar ki;
Alınlarında Peygamber diyarı nişanesi
Beyinleri petrol prangalı,
Asilzade, peygamber torunlarının diktatoryası...
Yoksul biçare halk,
Açık bırakılmaya alıştırılmış avuçlarına
Düşecek, sızıntı birkaç damla petrol bekliyor.
“İlim Çin’de olsa bile öğren” diyen
Peygamberimize nazire,
Kendi zenginlikleri adına halkın beynine
Cehaletin çarkında sürekli fire verdiriyor
Petrol ağaları, toprak ağaları;
Diktatoryanın payandası,
Şıhlar, dervişler de cabası.
Sanırım burada kitap, barış adına,
Birbirine ters iki yöne giden yolun
Ziftle kaplı olduğunu unutuyor
.....................................................
Peki, böylesi bir dünyada,
Bu kitap nasıl yazılacak?
ERGİN BİNGÖL
Sayin Ozana tüm benligimle katiliyorum
kalemine saglik der Allah namerte firsat vermesin dilerim
değerli kardeşim yüce türk milletinin bugünkü
derdini dizelerinle nede güzel dile getirdin yüreğin
sağolsun kalemin daim olsun
allah yar ve yardımcımız olsun saygılar
O OZAN YÜREĞİN VE YÜREK SESİN DAİM OLSUN KARDEŞİM TÜYLERİM DİKEN DİKEN OKUDUM ECELİ GELDİ YA YER ARIYOR KENDİNE KUDURMUŞ İTLER ...BİR MEHMET GİDER BİN MEHMET GELİR BUNU BİLMİYORLAR ...TEBRİKLER OZANIM ...SILADAN GURBETE SELAMLAR
Bu duyarlı yüreği öpüyorum sevgili gardaşım..evet çok iyi demişsin..O gavur tohumları artık kendine gelsinç bir kere yerimizden kalkmayalım... yeni bir çağ değiştirmeden oturmayız..Tüm Dünya alem biliyor aslında bizim bu özelliğimizi ama yinede sabrımızı ölçüyorlar anlaşılan...Artık sabır mabır bir şey kalmadı bu biline..Canımıza tak etti bu soyu bozukların yaptııkları.....Tüm şehitlerimize yüca rabbimden rahmet kederli ailelerine de sabrı cemil niyaz ediyorum....
Aziz şehitlerimizi rahmetle anıyor,geride kalan yakınlarına ve sevenlerine başsağlığı dileklerimi sunuyorum. Harika şiirinizi ve şahsınızı kutluyorum.
KELİME BULUNMUYO ANLATACAK ALLAHIM BU ACIYI KİMSEYE YAŞATMASIN DUYARLILIGINIZ İÇİN TŞK
Bu şiir ile ilgili 96 tane yorum bulunmakta