Anılarımda seninle beraber tek an yokken
Dolaştığım sokaklarda hep adın var
Her köşe başında bir teli saçının
Ve
Baktığım her yerde baş harfi adının.
Teninin kokusu
Sana göre çiçek
Bana göre şekerli...
Hiçbir çiçek senin gibi kokamaz.
Bu, mutlak suretle senin kokun!
Esen yelden gelir,
Yağan selen gelir...
Ama mutlak suretle senden gelir.
Üstümde uçuşan kuşlar hatırlatır seni,
Kuşlar gitti... sen de gittin.
Şimdi serin esel bir yel değil bu,
Bir meltem, bir imbat değil;
Fırtınalı bir gece,
Yokluğun
Kasırgalı, kapkara bir gece!
Ben kayboldukça senin gözlerinde, yok oldukça...
Bana diş biliyor kızgın, umutsuz yarınlar.
Oysa ben bir sonraki mevsimde de,
Kendimi ararken seni bulacağım.
Ben artık,
Hangi şehirde
hatta hangi cehennemin dibinde
olursam olayım...
Duyduğum her ses sesin,
Duyduğum her söz ismin...
Ve gördüğüm her suret sen olacak.
Seninle müşterek tek anımız yok,
Sen yoksun, ben yokum
Ve biz yokuz.
Nasıl oluyor da...
Ne yana baksam,
Gelip karşımda oturuyoruz.
Bir bank üzerinde düşman çatlatırcasına,
Gözlerimize bakıyoruz.
Sanki ölüler ülkesinde,
Yaşarcasına..!
Ben hangi sürgüne gitsem,
Hangi gurbete düşsem,
Hangi ateşte yansam ki,
Gelmesen aklıma?
Hangi gece ölsem ki,
Doğmasan sabahıma?
Hangi çiçeği koklasam ki,
Tenin kokmasa bana?
...
Bu satırlara şiir demiyorum,
Seni sana anlatmıyorum bu defa.
Beni anlatıyorum sana,
Şiir değil bu, nerden baksan vasiyetim...
Senden bana,
bitmesini istemeyeceğim kadar güzel...
Zaten bitmeyecek kadar gerçek bir sevda kaldı, yadigar.
Benden sana kalan ise,
Bu satırlar.
Koskoca yalnızlıklar...
Sabahlara kadar kurulan düşler,
üstelik hep karanlıklar!
İçimde, çok sevdiğim bir şarkıyı
bir daha hiç dinlemeyecek olmamın verdiği hüzün gibi...
Seni sevmek...
Sana sevda beslemek,
Açmayacağını bile bile
üstelik bir çam ağacında gül yetiştirmek gibi...
Senden habersiz... sen benden bi haber!
Suçun yok senin,
Gelemem dedin...
Tüm suç benim, dinlemedim...
Dedim ya cennet gözlüm,
Bitmesini istemedim.
Senin sevdan bitmesini istemeyeceğim kadar güzel...
Ve ben sende kendimi unuttum.
Aradığım sen değilsin,
O yüzden bu yorgunluğum...
O yüzden bu durgunluğum...
Uykusuzluğum...
Umutsuzluğum...
Ve
Mutsuzluğum.
...
Vasiyetim dedim ya bu satırlara,
Unutma,
Bir gün duyacaksın acı haberimi...
Ağlama,
Hep bil seni sevdiğimi...
Seni severken can verdiğimi.
Anılarıma iyi bak,
çam ağacındaki güllere su ver...
Onlar ölmesinler.
Kuşlara da haber sal,
Bir daha sen diye ötmesinler.
Ben ömrümün sonuna kadar,
Çekeceğim acıya yanmıyorum.
Seni gördüğüm güne kadar,
Geçen zamana acıyorum.
Eşit değiliz, yükümüz müsavi değil.
Bu satırlar bir vasiyet, bir yadigar...
Ama asla bir şiir değil!
Kafiyesi yok üstelik...
Şiir dediğin nedir ki,
sana okunmadıktan sonra.
Sevda dediğin nedir ki...
Seni bulmadıktan sonra!
Neyse ki ölüm var,
Göçüp gideceğiz uzak diyarlara
ve
sona erecek bu acılar...
Çizgili MaviKayıt Tarihi : 21.8.2022 00:22:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Sen, yanındayken bile özlenensin... Yokluğunda ölünen..!
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!