“ki en kötüsüdür,
ölümden sonra da istemek.”
Benden firar eden dünyadan,
son isteklerimi taşırken bana,
dikkat et; aynı olmasın torbanın rengi,
ayağına giydiğin galoşlarla.
tozlu bir şemsiye durur
çatı katındaki odanın
kuytu bir köşesinde
kumaşındaki eski yağmurların
hüzünlü kokusuyla
Devamını Oku
çatı katındaki odanın
kuytu bir köşesinde
kumaşındaki eski yağmurların
hüzünlü kokusuyla
Şairenin neden inhar ettiğini sadece Allah bilir.Sevdiğine kavuşamamanın eleminden bunalıma düşmüş olabilir. Ya da şevkat ve ilgiden mahrum kalmışsa....dünyayı ve ölümü farklı algılamış olabilir.
Kimsesizlik ve naçarlıktan böyle kötü bir sonla noktalanmış yaşamı.
Diğer bir husus da ''aşk ''ı hastalık derecesinde yaşamak...ne kadar doğrudur?
Can Allah'a aittir o alır....bu can bizim olsa ben de bu can'ı iade ederim.
Şairin daha çok genç olmasından çok etkilendim.Ah güzel kardeşim ah....
yazık böyle güzel bir üstadı kaybetmiş olmak,üreteceği şiirlerinden mahrum olmak ne kadar hazin ,eyvallah üstad.mustafa nuri inanç
Şiirdeki düşünce ve mantık ölçüleri çok çok güzel! ' Ölümden sonra istenen 'hiç bir şey yoktur ' Ancak ölümden önce istenen arzular vardır.Bu arzularda belkide öleceğini bildiği için o ana kadar gerçekleri paylaşamadığından,o an paylaşımındadır. Şiiri doğal olarak yazmış şair.Gayet hoş anlatımlı derin bir içeriği var.Paylaşımda torbanın renginin aynı olmamasını istiyor.Sonuçta çok şahane.Ellerimizi değiştirelim derdim.Mantık ve arzu.Ne diyebilirim.Tam puan ve ant.Tavsiye ederim.inşallah okurlar.Saygılarımla.
26 yaşında canına kıyan şair Özge Dirik'in yetim bıraktığı ve bir kitapta toplanmasını istediği şiirleri, 'Hayat Susunca Konuştu Ölüm' adı altında bir kitapta toplandı.
2004 yılında, henüz yirmi altı yaşındayken canına kıyan şair Özge Dirik'in şiirleri ilk defa bir kitapta toplandı. Didem Görkay'ın editörlüğünde hazırlanıp Artshop Yayıncılık tarafından baskısı yapılan 'Hayat Susunca Konuştu Ölüm' isimli kitapta Özge Dirik'in otuz şiiri bulunuyor.
Yaşasaydı Türk şiirinin anıt isimleri arasında yer almasına kesin gözüyle bakılan Özge Dirik,1978'de dünyaya geldi. ODTÜ İktisat Fakültesi'nden mezun olduktan sonra özel bankalarda çalıştı. Dirik, kısa süren yaşamını 27 Ağustos 2004 gecesi, onuncu kattaki evinden kendini boşluğa bırakarak sonlandırdı.
Özge Dirik'in şiirlerini 'Hayat Susunca Konuştu Ölüm' adı altında yayına hazırlayan Didem Görkay, genç şairin çalışmalarında, buruk geçen bir çocukluktan kaynaklanan hüznün, yalnızlığın ve intihar temasının öne çıktığını söylüyor. Görkay, 'Gömdüler beni, öldürdükleri gibi özenle' dizelerinin sahibi Özge Dirik, bir eli babasındayken diğer eli üşüyen ve zamanla o üşüten çocukluğundan yirmi yaş düşlerine geçen değerli bir şairdi. İntiharlarına hep bir cinayet süsü aradı şiirlerinde. Yaşasaydı, Türkiye'nin sayılı şairleri arasında yerini alacağından kimsenin şüphesi yok. Ama o, hayatı hep hüzzam makamında, kalabalıklar içindeki ıssız adasında yaşamayı tercih etti ve hayat yolculuğunu erken bir yaşta noktaladı. Ona olan borcumuzu, bu kitabı yayımlayarak bir nebze de olsa ödemeye çalıştığımıza inanıyorum. Vasiyeti üzerine, kitabın bir nüshası, Özge'nin Turgutlu'daki mezarına gömülecek. En büyük düşünün gerçek olduğunu bir şekilde hissedeceğine eminim.'
Şaire hakkında google de bir araştırma yaptım.Çok üzücü bir durumla karşılaştım.
Allah günahlarını affetsin....cümlemizin.
1978'de doğdu, 2004'te intihar etti. bakınız hakkındaki gazete haberi:
'denizbank genel müdürlüğü’nde yöneticilik yapan 34 yaşındaki mehmet erkut uluçay’ın geçen çarşamba günü intiharının ardından, akbank çalışanı 26 yaşındaki özge dirik de erenköy, bayar caddesi, sinan sokak’ta oturduğu apartmanın 10’uncu katındaki dairesinden atlayarak yaşamına son verdi.
polisler, dirik’in dairesinde yaptıkları incelemelerde kapıda zorlama ve evde boğuşma izi olmadığını söylediler. komşuları dirik’in daha önce de intihara teşebbüs ettiğini iddia ettiler. özge dirik’in intihar etmeden önce mektup bıraktığı bildirildi. dirik’in ‘vasiyetimdir’ diye başladığı mektubunda daha önce yazdığı 30 şiirin başlıklarını sıralayıp bunların bir kitapta toplanmasını, ve kitabın bir nüshasının mezarına gömülmesini istediği belirtildi.'
iste kul evcimen diye rahmetlinin anlata anlata bitiremedigi evre bu..
dogustan gelmiyen yetinin..
bir yildirim dusmesi.. trafik kazasi.. uzun suren hastalik.. cezaevlerinde cok yatma.. cok sevdigini kaybetme.. ayrilik.. yokluk.. karasevda.. gibbi kosullarda.. birden ortaya cikmasi..
ve yazdiginin.. diger normal sairlerden daha yakici olmasi ki.. gecmiste ornekleri.. asik kerem ve bir kac sinirli sayida asik sairdir..
esefle goruyorum ki.. sairelerimiz.. fasulyapisirmeye sarf ettikleri ozeni siir yazmaya gostermediklerine sahit olmam..siirlerine on yargi ile yaklasmama sebeb oluyor.. iki dizeden ote gecemem diye icimden gecirdim.. sonra kul evcimen sair dogustan sairlere ozgu.. ilahi.. sakul terazi ki.. son ornegi.. bir bayan olarak.. nilgun marmara idi.. daha sonra zigana siiri cikinca nuri beyin.. tekrar yad edip.. nilgun marmaradan sonra ikinci kisi burada demistim bayramda verilen profesyonelleri saymazsak demistim.. bu kul evcimen bazda ikinci saire.. takip ettigim..
kendisine gani rahmet diler.. bu isabet.. uzerinde konusulmasi gerekir.. guzel secki sebeb kurula tesekkur..
Üzülerek rahmetli olduğunu öğrendiğim şaire hanım Özge Dirike;
Keşke yaşasaydınız da, bizleri böylesi güzel şiirlerden mahrum etmeseydiniz.
İkincil Ruhla Pis Duvar Buluşmaları-
on iki sandalyeli bir masayla, masanın gençliğinden konuşuyorduk.
on bir sandalye ve iki intihar büyütmüş balkon pür dikkat beni dinliyorlardı.
zamanın mücadelesi armağan etmişti bizi, birbirimize.
pireli bir devletin kanatlarının arasındaki karıncalardık.
ne söylesek ayıptı biraz söylemesi.
dahası an, tıbben ölüydü.
atık kamyonlarında mühürlü bir yürek
şehir çöplüğünde martı ziyafetinden önce
bir film setine emanet edilirdi belki,
korkuturdu yine bizi.
senin dünyanda vapur kalkınca
balıklar çamaşır yıkardı
içindeki hileli sayaçların aritmetiği
sıfırdan sıkılmıyordu bir türlü
tırabzanlardan aşağıya
ayaklarını sallandırıp
annesine hınzır hınzır gülen o çocuk
uçurumlara gözlerini gıdıklatacak yaşa çoktan geldi.
ama ikimiz de biliyorduk
elleri harita kadar acılı her annenin son görevi
çocuğunu öleceği yaşa büyütmekti.
sağır ve dilsizler ülkesinde
kulaktan kulağa oynarken özgürlük düşün,
sigaranla aynıydı aşkının geleceği
duman hali.
şimdi biz,
yatırılmamış bir şans kuponu
pişmanlık olur en iyi ihtimalimiz.
oysa
mendil satar yine de bakardım bu kente
olsaydın içinde.
Özge Dirik
...
...
Hangi solgunluk vuruyor seni, yeraltı ırmağı, hangi damar kopuyor ki sende, yankılanıyor düşüşün orada ?
Ansızın kaldırdığın kol açılıyor, tutuşuyor. Yüzün geri gidiyor. Hangi artan sis saklıyor benden bakışını? Usul gölge uçurumu, ölümün sınırı..
...
...
Savaşın sonunda kumla örtük gördüm seni
Sessizliğin ve suyun sınırlarında bocalarken,
Ve ağzın son yıldızlarla kirli
Gecende beklemenin korkusunu bir çığlıkla parçalarken ..
Yves Bonnefoy
Ç.Oktay Rifat- Samih Rifat
Ya Virginia, ya Sylvia, ya Nilgün ya da Özge.
Ruhları ışık içinde huzur bulsun.
Bu ne kadar buruk bir şiir? Ortamı iyi bildiğimden midir, sanki onu hasta yatağında görür gibi oldum. Dokundu açıkçası. Bir şiir olarak iyiymiş, değilmiş, umursayamadım hattâ.
Bu şiir ile ilgili 42 tane yorum bulunmakta