“ki en kötüsüdür,
ölümden sonra da istemek.”
Benden firar eden dünyadan,
son isteklerimi taşırken bana,
dikkat et; aynı olmasın torbanın rengi,
ayağına giydiğin galoşlarla.
tozlu bir şemsiye durur
çatı katındaki odanın
kuytu bir köşesinde
kumaşındaki eski yağmurların
hüzünlü kokusuyla
Devamını Oku
çatı katındaki odanın
kuytu bir köşesinde
kumaşındaki eski yağmurların
hüzünlü kokusuyla
'Giydiğin eteğin yırtmacı ilk defa dokunuyor bana,'
ve final, benzeri deyişlerle 'kâideyi bozmayan istisnâlâr' dışında 'erkek ağzı bu' dedirtiyor şiir insana Meneviş Hanım. Tarzı böyle, hattâ daha erkeksi hanım şairler de yok değil.
Fark etti iseniz en başta bu yorumun başına not düştüğüm unsurlar nedeniyle erkek olduğunu düşünmüştüm. (Kimlerin sozleriydi, hatırlamıyorum, sonra tereddüde düştüm, ilk intibamda haklı olduğumu görüyorum ama bunun bir önemi yok. Sanatın cinsiyeti yoktur. (Sanatkârın var, icra yer ve zamanının var, bu başka konu.
Ayrıca şahsen şair / şâire ayrımına karşıyım. Çünkü başka dillerden kelime alabilir ama gramerimizi değistiremeyiz. Dilimizde keliimeler için müennes müzekker ayrımı yok.
Saygıyla
Yani siz Naime Hanım, siz bu daha önceki iletimde yazdığım gibi dünyanın zilini çalıp kaçan şairin cinsiyetini biliyordunuz öyle mi?
Saygılar,
Özge adından ötürü hep kadın olarak algılandı. Sıkça rastlanan bir yanılgıydı bu. Burada da bazı okurlarımız ondan 'şaire' olarak söz etmişlerdi. Bu yüzden ilk yorumumda,'adı hep karmaşa yaratan ŞAİR Özge Dirik' demiştim.
Evet, Bekar 'bu bir ölü doğumdu' derken muhtemelen çok yerinde bir saptama yapıyordu. Hayatla randevusu olan ve sonra kendi âlemine dönen biriydi o. Üstelik bu randevu onu çok yormuştu. Borges Defteri'nin söylediği gibi; 'Ağaçtan yorulan yeşil bir yaprak gibi sessizce ve usulca yeryüzünü, toprağı öptü, geçti gitti'
Ölümden bu kadar söz etmişken, birkaç yıl önce yitirdiğimiz, yine fevkalade güçlü başka bir şair geldi aklıma. Hepimiz için büyük kayıptı. (Kansere verdik onu.) Antolojide aradım, kayıtlı değildi. Adı Doğan Ergül'dür. Bu sayfalarda görmek isterdim doğrusu...
İki kitabı vardır. 'Uykulu Yağmur' ile 'Aşkın ve Suların Öğleni'...
harbiden.. ben bunun neyine bakarak.. disil isim olduguna karar verdim..
efe berke gibi bir kac istisna saymazsak.. arif maskulin arife feminen.. ali aliye azim azime halis halise.. e ve yenin ismi disi yaptigini dusunuruz..
gercektende.. deniz melek olcay gibi isimler hem erkek hem kadin rahatlikla verilebilirken.. google da arastirma imkanimin sarzi bitirmesi.. androidin acil arama servis yok web sayfa yayindan kalkmis olabilir.. ukelaligi.. uzgunum bu sayfa gostdrilemez seysi buna engel..
neticede.. ozge beyin siir tutkusu.. bir nushasini kabrimde okumak istiyorum.. cunku sair olmez mesajini okuyoruz vasiyetinde..
ayse merve fatma salih saliha.. ha evet a harfde disil galiba mustafa gibi istisna fisinda.. bu vesile saygilar..
İkincil Ruhla Pisuvar Buluşmaları -12-
Ağustos 2003 - Şiir
Yazar Özge Dirik
Evlilik iki kişi arasında yaşanabilecek en çoğulcu kavram. Cehennet gibi bir yer yaratıyorsunuz. Tüm duygular iki ile çarpılıyor. Yanılıyorsunuz. Yanlışlarınıza katlanabilecek kadar kendinizle barışıksanız -ne demekse- tonton nineler ve dedeler oluveriyorsunuz. Ayaklı analiz tavırları takınmak istemem ama artık tüm yaşanılanların parasal bir boyutu var tabii. Yani kabotaj hakkına sahipseniz ve o sularda yalnızca yüzüyorsanız doyum denilen illetten nasibinizi alamıyorsunuz.
Bir cisim yerini değiştirdiği sıvı hacminin ağırlığı kadar ağırlığından kaybeder. O yüzden yeni boşanmış arkadaşlarımla içmek çok hoşuma gidiyor. Arşimet bir gün tuvalete girip, tartılır ve işer ve tekrar tartılır ve arşimet oluverir birden belinden ve dizinden lastikli o iğrenç donuyla dışarıya fırlayınca. Evliliğin sonu da böyle. Yıllar boyu içinize akıtılan zehiri bir işeseniz çok tatlı bir adam oluveriyorsunuz.
Her evde bond çantasında duran ve altın kaplama olduğu ısrarla iddia edilen çatal-bıçak takımları da ilk çeyiz parçası olmakla birlikte evliliklerin özeti olarak nitelenebilir. Kriz anında çanta açılır ve çatal-bıçak ile her şey parçalanır, paylaşılır, yalanır ve yutulur. Ayrılık bu; en az kim alacaksa en çok o gidecektir.
Bir şiirle bitirelim bugün;
BOR'UN PAZARI
aynı kadınla ikinci defa evlenmek,
ikinci defa yakılan sigaranın ağır tadı,
ha bitti, ha bitecek...
aynı kadınla üçüncü defa evlenmek,
denizin demlediği vapur çayı,
ama pahallı.
aynı kadınla dördüncü defa evlenmek,
bohçacılar topluyorlar kalanları,
ısrarkar geçimsizlikten hoşnut şehrin baro'su.
aynı kadınla beşinci defa evlenme.
ikincil ruhla pisuar buluşmaları-31
bu şiir biraz ayıp bayım
şimdiden uyarayım
henüz ilkokuldayken
bakir şehvetlerdi en sevdiğim dersin adı
ders türkçe, bildiğiniz dilbilgisi
benim öğrendiğim ise
hiç evlenmemiş bir vücudun dili.
bu şiir biraz küstah bayım
cuma namazında bir tezgahtar
bar tezgahtarı
gözünüzden beyninize giden kelimeler
bağboğan tohumları.
bu şiir belayı satın almak bayım
küfrediyor 'stay with me' dediğiniz her mahluğa
sonuna dokuz sıfırla
bilek çıkaran pazarlıklara girişiyor
cenini sakat hamleler yiyor.
bu şiir yad ellerin yad ettiği şairlerin öfkesiyle
tasfiye nedeniyle yazıldı bayım.
karısını bir cinle basalı
yakası açılmadık laflar ediyor
her sevda gibi
ilk buluşmada ölçü
son buluşmada öc alıyor.
bu şiir balayı baltalayan kaynana dili bayım
modern asyanın devrimleri yani;
zincirleme dil sürçmesi.
sürçmüşken
kaldırmalı tanrının idamından önceki tüm idamları
farkında mısınız bayım, korsan baskı korkusu bu;
kitap falan yazamıyor tanrı artık.
bu şiir ölüme susayıp, çok içmek bayım
laf aramızda
pisuarın duvarlarını bu denli iyi kullandığınıza göre
sorunlarınızı bana anlatabilirsiniz bayım.
bu şiir işleyen demirin yaşlanması
yaşlanan demirin ise paslanmasıdır bayım.
annem yanlış adamı seçtiği için
onbir taneydi bizde, ayların sultanları
atlı karıncamdayken jeton tazeleyecek bir baba arıyorum şimdi
annem beni
sizden doğaçlamış olabilir mi bayım?
bayım...!?
Özge Dirik
Ikincil Ruhla Pisuvar Buluşmaları - 6
bazen dur.
jüriye mastürbasyon yaparcasına savunduğun şeyleri savur.
beynini şehvet kemirirken, bacak aranı örümcek ağlarının istila etmesi neyi doyurur?
öfkeyle yaşamayı öğren.
er ya da geç akrep yavrularının meskeni olacak göz çukurların;
“gözüm gözüm, güzel gözüm” diye mırıldanarak şakalaşacaklar içinde, o saydam yargıçlar eriyince.
bazen dur.
acının huyunu bezen.
bir düş ezberle kendine.
her değerlendirdiğin fırsat bir içimlik satışıdır içinin.
hem düşün;
gördüğü ilk vapura aşkını yamayan yunus, ne yaman bir yunus olur ki, zaten herkesçe bilinir; sözlükte anadan sonra yar gelir, çokça sayfa geçilmiştir ki, geriye dönüş ne mümkündür...
söylemeli miyim bilmem, ama
bazen durma.
tren hangi hızla yaklaşırsa yaklaşsın, raylarda güle oynaya ağlayan çocuğu –ki o çocuk hayalin bile olsa– kurtarmaya çalış. Bunu göze alamamıştı annem benim.
O an birden büyüdüm, kilometrelerce ıradım.
Ardımdan dünyanın tüm raylarına adım boyu gözyaşı döktü.
Hayali olan çocuğu değil, tren idi çünkü.
Özge'dir
Bilgi için internetten derlendi.
Saygılar,
Bu arada Meneviş Hanım'dan (muhtemen) daha ayrıntılı bilgi gelmiş. Bir sonraki molada bakalım ne kadar yanılmışız.
Naime Hanım'ın paylaştığı şiiri de okuduktan sonra depresif. kişilik yapısından biraz daha fazlası diye düşünmeden edemedim. Belki borderline. Böyle düşünmeden edemedim çünkü ete kemiğe bürünen muhayyile bir süre sonra gerçek kimlikle çelişmeye, çatışmaya başlamış -ve nihâyet, hattâ- bertaraf etmiş muhtemen. Özellikle Nâime Hanım'ın sayfaya astığı şiir psikanalistler için hazîne gibi bir şey.
O halde, şâir, eğer yok idiyse böyle bir randevûn, dâvetsiz misâfir gibiyse kapında şiir, doğacak her yeni gün bir başka tehlikeye gebedir.
Bu şâir intihar ettği gün olmedi. Bir ölü doğumdu zâten.
(Sakın ola, kimse 'kafa bulduğumu' düşünmesin. Öyle dusunecek, anlamadı. Öyleyse sussun. Bu bizim sokakta bir komşu kavgası)
Dünyanın zilini çalıp kaçmış bir ŞAİR. İnternet bu şairi bize tanıtmak için elinden geleni yaptı.
Öege Dirik sandığımız gibi bir kadın değil erkek ve evli. Eşinin adı Deniz Dirik.
Sandıklarımızı anladıklarımızla değiştirelim diye, aldatılacağını sanan kadınları aldatmayarak aldatan bir adam olan şairimiz hakkında onca bilgiden bir parça koparıp getirdim.
ikincil ruhla pisuar buluşmaları - I - özge dirik
Tanrı ile en çok annem öldüğünde tanışmak istedim, ama o yine keşmekeş kuralları ile oynaşıyordu.
İki asansörün de çağır tuşuna birlikte bastım hep, bu anlamda aldattım kadınları. Ama ben en son gelen asansöre biniyor, yolumu ezberimle değil hayallerimle buluyordum. Aldatılacağını düşünen kadınları aldattım en çok, onlarla kalarak.
Şansımı hiç görmedim. Truva atının kıymıkları vücuduma battı da tetanostan öldüm sanki. Ya da koskoca Truva zaferinden sonra vezir olmuş bir piyon olarak dönerken sarayına, karısının sersem sevgilisi tarafından sapan ile öldürülen bir fetihçi talihsizliği yaşadı hayatım.
Okuduğum kitapların hepsi son sayfalarına kadar kutsal kitaplardı. Son sayfaları sevmedim hiç, okumadım da. Bitse de yatsam diye yazdım çok.
Ekonomik beynim çözümünü bulmadan problem üretmedi hiç. Koskoca bir ruh sağlığı hastanesine pazarlanacak beynim var. Bir gün birine sıfır ama pozitif beyin gerekirse adresimi sizden alabilirler.
İlk edebi metnim bir dua idi. Bir kıza sormuşlar duam duvak demiş. Duvağım duvardı çoğu zaman. İnsan çok görünce görümce kılıklı birine dönüşüyor. Çok fazla öngörüm yok o yüzden.
Evde tuvalet kapısının arkasına yapıştıracak kadar önemli bir haberim olmadı bugüne kadar. Kabızlık çektiğimi ne kadar haykırsam da olur olmaz yerlerde ishal aşısıydı ellerim yüreğime.
Seçeneklerden, seçimlerden çok korktum. Tek seçenekli sorular istedim hep, ama onların soru değil de zorunluluk olduğunu söylemişti bir öğrencim kulağımı çekerek. Seçim sandığına bir defa gittim, tüm ideolojimi bir zarfa sığdırmam tam bir saat aldı, diğer insanların ideolojilerini sandığa boşaltmalarını engellediğim için karakolda bitti sonu.
Özge Dirik
http://www.kuzeyyildizi.com/book/export/html/362
Işık içinde uyusun huzur bulsun.
Saygılar,
Az kalsın unutuyordum, üye şiirleri asılan üyelerin günün şiiri sayfasına baktınız mı?
Evet ayrılan ölüm diler, ölen de ayrılığı...Ne olursa olsun yaşamak güzel...Bunu anladım ben... Nur içinde yat, şair, tanıdık duygular yaşattın...
Şiirlerini okumaya ,anlamaya çalıştım.Şairenin ölümü seçme sebebi,çocukluk yıllarının iyi geçmediğini düşünüyorum.
Kendisini anlayabilecek kimselerin olmaması...
Aşk sebeb olabilir mi?Bilemiyorum ama aşk zaten insanın içinde değil mi?Şairler için böyle düşünüyorum....
Bu tarz şiirler genç kuşakları etkileyebilir.Yıllar önce ''bu akşam ölürüm beni kimse tutamaz''adlı şarkıdan etkilenip intihar edenleri duymuştum.Gerçekliği tartışılabilir.
Ben daha canlı ve hayat dolu şiirlerin seçilmesinden yanayım.
Bu şiir ile ilgili 42 tane yorum bulunmakta