Ellerini özledim
Yumuşak okşayan ellerini
Dillerini özledim
Bağıran hesap soran dillerini
Güllerini özledim
Köylerden benim için getirdiğin
(Âşık Fakir - Rıza KARAHAN’IN ardından)
Bir öğle vakti idi aradı Bayram
Haberi alınca vuruldum o an
Sözümde bulunmaz zerrece yalan
Senin için düştüm yine yollara
Şaşırıp yolunu gelmez mi sandın
Ben kızıp gitmedim başka kollara
Geçmişin kadrini bilmez mi sandın
Yar senin aşkına düştüm düşeli
Gece nedir, gündüz nedir şaşırdım
Aşkın ateşiyle piştim pişeli
Mekke nere Kâbe nere şaşırdım
Mecnun olup düştüm yine çöllere
Bir köz koyup yüreğimi dağladın
Ne haldeyim gel de bir gün gör beni
Kement ile kollarımı bağladın
İnsaf eyle kollarınla sar beni
Sana gönül verdim seni özledim
Bir onu seviyorum bir de rakıyı
Beni ikisinden ayırma Tanrım
Hakir görüp bu zavallı sakiyi
Zengin kullarını kayırma Tanrım
Derdi sen verip te günahlar yazma
Gözlerim bir anda yaş ile doldu
Hoşça kal deyince telefonda sen
Dizlerim çözüldü, dilim tutuldu
Hoşça kal deyince telefonda sen
Neden anlamadım neden terk ettin
Sabah akşam dövülsek de
Ana avrat sövülsek de
Altı ayda bir sürülsek de
Demokratım, demokratız, demokrat
Gözden ırak olanlar gönülden de olurmuş
İnsan arar ise yeni bir yar bulurmuş
Karşılıksız sevenler verem olur ölürmüş
Bende senin için ölür isem darılma
Hep seni arayıp sorarım ele
Aşkından Mecnuna döndüm
Çöllerde ara sen beni
Şakıdım bülbüle döndüm
Güllerde ara sen beni
Ne idim bak nasıl oldum
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!