yaşıyor, şimdilik.
On beş yıl önceydi tamı tamına
Sıfır üç sıfır ikide sabah olmadan
En sessiz en yalnız vakti gecenin
Kırk beş saniyede kaldı yürekler
Altında karanlık molozların
Kırk beş saniyede tükendi bitti
Sabah, öğlen ve akşam,
Yada yedi günü haftanın,
Dün gibi bugün de;
Kızgın korlarla yakıyorlarsa,
Cennet yüreklerini tüm anaların,
Anasız bırakılıyorsa boy boy çocuklar,
Nedir bu telaş
Bu acelen ne
Sakin ol biraz
Azalsın adımların
Nefesin yavaşlasın
Yudum yudum iç ne içiyorsan
Kaç liradır bir insan?
Kaç lira daha kazandırır ki sana?!
Kaç lira lira daha,
Daha daha kaç lira?
Kapitalizmdir bu,
Vahşi Kapitalizm, anla!
Öyle güzeldi hava,
Aheste yürüyordum.
Ellerim, yüzüm yukarıda hep.
Işıl ışıldı, günlük güneşlik.
Bulutlar aşağıda, çok uzaktılar…
Birden bire boşluğa daldım.
Yıllar yıllar sonra, içinde büyük bir özlem,
Ve sonsuz bir hasretle kıpır kıpır yüreğin,
Şöyle bir gezdin
Dolaştın da şehri,
Ve bir tepeden bakmak istedin “Aziz İstanbul”una dün…
Yazık, ki çok yazık, bulamadın da çünkü bir yer;
Kimler nasıl zengin olur
Fakir kalır kimler neden
Haksız zengin güçlü olur
Suçlu kalır fakir neden
Sormam deme soran bilir
Seni en çok
En çok ne zaman
Ne zaman severim, bilir misin?
Pazar, Pazartesi
Salı, Çarşamba, Perşembe
Ve bir de
Ne kadar zaman geçti
Kaç yıl,
Kaç mevsim,
Kaç ay,
Kaç gün,
Kaç saat oldu görüşmeyeli;
Yüksek kayalıklardan, atsalar aşağıya
Aşılmayan yolları, aştırsalar hep yaya
Mahkum etseler beni, zindanda yaşamaya
Bir sen varsın içimde, bir başkası ne gezer
Deseler de her zaman; “yürüme, devamlı koş”
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!