Varşovada Sağ Kalan Adam Şiiri - Hulki Can

Hulki Can
42

ŞİİR


1

TAKİPÇİ

Varşovada Sağ Kalan Adam

Varşovada Sağ Kalan Adam
(Erkek korosu, orkestra, söz)
Arnold SCHÖNBERG

Koro:
On kastrato sesi
On tenor en kalın tonda
On bariton konuşmada
On bas en ince tonda

Orkestra:
4 kontrfagot
4 fagot
12 korno
1 trompet
10 çello
10 kontrbas
1 ksilofon
timpani
davul
üçgen
trampet
zil

söz:
ken – n – n – t
KEN – n – n – T
KE - KEN – N – N – T – TTT
Teki – teka – dam
Ağlama duvarına gömüldü
A ALEF ALFA
B BEYT BETA
G GİMEL GAMMA

Warszawa’ da
Cant
Quintes
Quaintes
Quéntes
SYSTEM- SYSTEM –SYSTEM
Çok kalın kitaplara gizlediler
Ozan buldu çiçekli camların arkasında
Kayboldular kristal gömütlerde
Klavsen sesli
Parlak iğne uçlu
Sivri ışın tınıları
Yüce egemen
S.I.B.A.
M.M.A
N.O.A. H
I.K.B.T.P.
Y.H.V.H.
YOD - HE -VAV- HE
Hakotel ha mavravi
İmdi
yalvaç Daniel tarafından
önceden söylenmiş olan
yok edici iğrenç şeyin
kutsal yerde dikildiğini gördüğünüz an
(okuyan anlasın)
o vakit kentlerde olanlar
dağlara kaçsınlar
yıkılsın artık o kümbet
ve yeniden kurulsun tapınak
gücüyle ekmek ve tuzun
üçgen ve göz ile
gönye ve pergel ile
altın çıngırak ile
tokmak ve çekiç ile
taçlı kartal ve yılanla
ve uykulu gözlere
ışık salan kılıçla
1 I ı i (Ben)
2? (Biz)
3 B (Beni İsrael)
4 A (4rn0ld 5chön3er6)
5 S (Salammbô)
6 G (The Mystic)
7 % (The Divine)
8 & (The Octopus)
9 g (The Id)
0 O (Om)
Mane- techel- fares
Ve dünyadaki ulusların zamanları doldu...
Sıralandılar - sayıldılar – tartıldılar.
Ve
Eksik bulundular...

Hulki Can
Kayıt Tarihi : 21.1.2006 21:22:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Hasan Büyükkara
    Hasan Büyükkara

    Mısrı Kadim / Asaf Halet Çelebi

    acaba ot gibi yerden mi bittim
    acaba denizlerde mi şaşırdım
    ve zamanı nasıl unutmaktayım

    zaman unutulunca mısri kadîm yaşanabiliyor
    kendimi unutunca seni yaşıyorum
    yaşamak
    bu ânı yaşamaktır

    ammon râ' hotep
    veya tafnit
    kim olduğumu bilmek istemiyorum
    yalnız etrafında nefes almalıyım

    dut bu â'ru ünnek pahper
    kama pet kama tâ
    mısır metinlerinde okuduğum cümleler
    seninle okuduklarımsa büsbütün başka şeylerdi


    seninle bir bahçedeyiz geliyor bana
    orada hem var hem yok gibiyim
    daha doğrusu bütün bir bahçe oluyorum
    insanlığımdan çıkarak
    kama pet
    kama tâ

    Bu uzun şiiri bilerek seçtim.Cumhuriyetin başlarında bir adam epik bir şiir icadetmeye çalıştı.

    O dönem şiir bambaşka havalardaydı. Materyalizm veya determinizm dışındakiler taht el beşer - alt insan-kabul ediliyordu.

    Asaf halet,bir dünya başkentinde, dünyanın tarihsel ve coğrafik kültürlerinin merkezinde bir şehir olan istanbul kentinde büyümüştü.

    Bugünkü haliyle değil ama 1800 lü yılların ıstabulu bu söylediklerimi hakedecek uygarlıklar arşivi gibiydi.

    Ancak bir gerçek vardı ki asya ve afrika kültürü eskiyi temsil ettiği nazariyesiyle revaçta değildi.

    Bunun yerine entelektüelimiz Paris'e odaklanmıştı.
    Doğu düşüncesi bile Paris'te bulduğu yer oranından daha düşük bir yansımayla entelektüelimizce ilgi görüyordu.

    Romanda Filibeli Ahmet in 'amak ı hayal'i,şiirde ise Asaf Haletin şiiri, felsefenin epik üslubu ile dar günü birlik sınırların üstünde kozmik bir derinliğe
    ilerlemek istiyorlardı.

    19. asrın akıl ve teknolojiye sıkışan insanı yeni bir açılım yakalamak için postmodernizmi seçti.1970 li yıllar sonrasında batıda hayli yaygınlaşmış bu akımın izleri Türkiyeye de taşındı.

    Harry potter'lar, Yüzüklerin Efendisi,kripto ve şifrelere dayalı gizemli sinema,şiir roman ve her türlü edebiyat ve sanat etkinliği hızla piyasalaştı

    Aslında Warşova,Akdeniz havzası kökenli kültürlerin önemli bir kavşak noktasıdır.

    Hristiyalığın kolları olan iki ana mezhep,lehistan döneminde osmanlı ile münasebetler ve önemli ölçüde ibrani nüfusunu gözeterk yazdım bu sözlerimi.

    Bu kompozisyon içinde bakıldığında Şair dünyadakinden çok akdenizde doğup avrupaya yayılan semavi dinler denilen ve aslında aynı kaynaktan beslenen kültürlerin sıralamasını,Tadat ını ve tartısını yapmış oluyor

    Üstelik bu kültürü ulus kavramına indirgemekte bana eksik yapılan bir inceleme sonucunda bir eksik bulma olarak gözüktü

    Örneğin Şiirde geçen Salambo nun epik öyküsü Gustav Floabert in romanı boyunca harika bir üslup düalitesi içinde anlatılmıştır. Yazar bir anlatan olarak roman boyunca gerçekçilik ve olağanüstü güçlere inancın sarmal bir şekilde anlatımını başarmıştır.

    Son cümlesini hala hatırlıyorum romanın.

    Hamilkar Barka nın kızı Salambo,Tanrıça Tanit'in- ay tanrıçası- kutsal harmaniyesine dokunduğu için işte böyle öldü.

    Bu final roman boyunca sürüp gelen mistik düşünce anlatımının ve realistik anlatımın hangisinin doğru veya haklı oduğuna ilişkin tereddütle başbaşa bırakır okuyucuyu.

    Bana kalırsa insanlık tarihinin her dönemi yadsınamayacak bir öneme sahiptir. Evet eksiklik hissi daima olacaktır ama bu eksiklik hissi gelecek içinde geçerli olacaktır.

    Saygılarımla

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (1)

Hulki Can