Gökyüzünün bunalıma girdiği bir gün
İsyan edip hıçkırarak ağladığı bir gün
Atmışım çıplak ayaklarla kendimi sokaklara
Saat yirmi dördü vurduğu bir gün
Benim göz pınarlarım kurumuş
Çölde susuz kalmış çatlayan toprak gibi
Yüzüme, gözlerime çarpan damlalar
Tekrar yaşartmaya yetmiyor yağmur gibi
Deli divane, sağa sola çarpan ben
Soguk bir duvar dibine sığınmak isterken
Semadan ateş eder gibi yeryüzüne arka arkaya
Düşen yıldırımlar vicdan azabımın naraları mı? ...
Dualar ediyorum ulaşsın sesim göğün yedinci katına
Kimse yok, karanlık, koyu gri yağmur bulutları ve ben...
Uzaktan acı çığlık gibi bir siren sesi duyuluyor
Yeryüzünden bir divane daha yok oluyor
Ölümün simsiyah pençesi boğazımda o an
''Gel'' diyor. Kısık ve boğuk bir sesle, gel!
Kendine doğru çekerken...
Dondum, kaskatı taş kesildim sanki
Ne bir adım ilerliyorum ne geriye gidemiyorum
Aldı beni bir rüzgar, savurur durur...
Duvarlara, kaldırımlara çarpa çarpa savurur
Dizlerimin bağı çözülmüş kan revan içinde
Gözümde bir damla yaş yok ağlarken için için
Yüreğimin şu gümbürtüsü
Çektiğim vicdan azabımın naraları mı?
Günahlarım için...
Beni benimle bıraktı herkesler
Bakmalıymışım başımın çaresine kendi başıma
Milyarlarca insan içerisinde yalnız kalmak
Ben istedim çünkü; acı da aldırmamak
Kim acıları tercih eder? Kim yaşamak ister?
Bu kader mi? Talihin oyunu mu?
Kendimi çıkmaz sokaklara atışım...
Ölümü kendime çok yakın hissettiğim anlar oldu
Gidişler, gelişler, tekrar gidişler, geri dönüşler.
Acıların en büyüğü bu olsa gerek
Gerisi hikaye, boş, pembe bir masal...
Geçirdiğim hiç mi güzel anlar olmadı?
Maziye geri dönüştür beni yıldıran
Artık duygusal olmak istemiyorum
Duyguların yoğunluğunda boğulmak istemiyorum
Çekip gidebilmeliyim buralardan
Beni bağlayan bir şeyler kalmamalı
Dönüşü olmayan yollarda arkama bakmadan
En sert taşları basıp yüreğime
Göz yaşlarımı kalbime gömüp
Yürüyebilmeliyim diyar diyar, gidebilmeliyim.
Beni benimle baş başa bırakmamış mıydınız?
Neydi bu sözden geri dönüşteki emel?
Bir şeyler ölüyor içimde, can çekişiyor.
Dönsem bile bitkisel hayata gireceğim
Var mı çıkarı? Var mı bir umarı?
Siz beni benimle bırakmıştınız
Varsın öyle kalsın...
Artık doğru olan neydi? Neydi yanlışlar?
Tartışmasına girmek istemiyorum
Buna gücüm yok!
Gözlerimde raks eden yıldırımlar
Vicdan azabımın naraları mı?
Yaşadığım yıkımlar...
Beni benimle bırakmıştınız
Beni, benimle bırakmıştınız
Varsın öyle kalsın...
8 Mart 1995
Sevgi UzKayıt Tarihi : 21.5.2007 19:10:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Sevgi Uz](https://www.antoloji.com/i/siir/2007/05/21/varsin-oyle-kalsin.jpg)
'Saat yirmi dördü vurduğu bir gün' nasıl bir tabir... var mı böyle bir gün.. ya da saatin yirmidördü vurmadığı bir gün mü var.. anlıyamadım.. selamlar..
Artık duygusal olmak istemiyorum
Duyguların yoğunluğunda boğulmak istemiyorum
Çekip gidebilmeliyim buralardan..
çok güzel bir şiirdi kendimi buldum adeta teşekkürler
sevgilerimle gülüç kalem..
Artık duygusal olmak istemiyorum
Duyguların yoğunluğunda boğulmak istemiyorum
Çekip gidebilmeliyim buralardan..
çok güzel bir şiirdi kendimi buldum adeta teşekkürler
sevgilerimle gülüç kalem..
TÜM YORUMLAR (3)