Kısa adına “varoş” denilmiş…
Ha varmış, ha yokmuş, gözden silinmiş,
… Eşkıya, şehirli kıro demiş,
İlinde, bucağında, köyünde,
İşi; aşına yetmez olmuş,
Bir yanda illegalin baskısı,
Bir yanda legalin korkusu,
Hele birde; gözbebeği yavrusunun,
Bir gece elinden alınıp, dağa kaldırılma kâbusu.
Biryanı açlık sefalet,
Biryanı huzursuzluktan ibaret,
Göçü düşünmeye, bunlardır sebep.
Göç etmek zorunda kalmıştır elbet…
Taşradan; Metropol denen koca şehre,
Yeni bir düzen, yeni bir yaşam,
Ayak uydurmak, alışmak ayrı bir dert
…Ve varoşlu, geldiği yerdeki,
Satıp savdıklarından, arata kalanla,
Bu koca şehirde; gecekondu yapar,
Ancak gücü buna yeter,
Metropole ağa olmuş olan o, göz açıklar,
Kaçak arsa satıp, kaçak yapı yatırmışlar,
Soymuş, sömürmüş, faydalanmışlar…
Cebinde kalan son kuruşlarını da,
İş, aş, vaat edenlere kaptırmışlar.
Ödeneklerini ödemiş, vergilerini vermişler,
Ya gelmemiş, ya da yarım kalmış, hizmetler.
Uyanmakta geç kalmış, bu insanlar.
Gecekonduya yasal değil diyenler,
Vergi ayında vergi talep ederler,
Hizmete gelince esirgeyenler,
Alt yapı, su, senin neyine diyenler,
Okullar uzak, ulaşım yok, çamur yollar,
Metropolde varoşlu olmak,
Yetim evladın, üvey babasından da beter.
Evet; 21 yy. da Metropolün, kenar mahallesine,
”Varoş” diye isim verenler,
Vergide, rey de göz bebeyim değip,
Sonrasında; görmemezlikten gelenler.
Kara kışın ortasında, ailede her yürek…
Bir kokuyla sarılmış gözler hep ürkek…
Yıkılmak istenen gecekondunun,
Her an başına yıkılmasını beklemek,
Ölüp, ölüp dirilten bir korku.
Neymiş efendim; yapın yasal değil kaçak,
Kolay nasılsa; vergi ve rey zamanı,
Bende gecekonduluyum demek.
Ondan sonrası; iş makinesi ve kazma kürek…
Niye kaçak yaptın diyenler değil midir?
Yürütme organını işletemeyen bilek,
“Benim memurum işini bilir” diyerek,
Yolsuzluğu, rüşveti körükleyenler, çekip gider…
Gelecek yeni nesle, sorunlar yükleyerek.
Varoşlarda yetişmiş, bu günün, birçok ünlü ismi…
Müzisyeni, yazarı, idarecisi, siyasetçisi, …
Birçoğu, unutmuş geçmişini,
Çünkü artık onlarda olmuş, düzenin zengini.
Cepler dolu nasılsa, boş ver gerisini,
Artık metropolde bir ağa, var itibarı, kariyeri,
Kendileri için yaşar olmuş, bunların büyük bir kısmı…
Aklına gelmez arkasına bakmak, nasılsa yürüyor gemisi.
Var içlerinde günümü kurtarayım diyen, bencili,
“Ölen ölsün, kalan sağlar bize yeter” diyeni
Kurulu düzenini, kim bozar;
Parası, işi, evi, var olanın, gurbet elde ne işi var.
Kışın yollar kapanır, hastalar evde kalır,
Doğumunu evde yapan kadın, hayatla savaşır.
Kızakla hasta taşınır, hastaneye varır,
Personeli olmayan hastanede, Azrail’e rastlanır,
Yaz mevsimi dersen, zaten çok kısadır.
Kömür odun pahalı, almaya para mı vardır?
Karaltında iş yok! Tam tarım yapılacak zamandır.
Artık yeter diyen; metropole göç için karar alınır.
Büyük şehirde asgari ücretle de olsa,
Belki bir iş, bir aş, umudu vardır.
Yol kapanma, hastane, doktor dedi daha azdır.
Batı’mızda bu imkânlar vardır, bu olan imkânları,
Doğu’muza, sağlayan mı var? Kim kime sormalıdır.
Buna rağmen; neden geldin diye,
Büklerden… Tehdit, tenkit alınır.
“Paran, işin, evin yoksa niye geldin” diyenler;
Ücra köşenin, bir köyünde yaşasalar eğer, bilirler!
Kimse; keyfinden bozmaz düzenini,
Kimlerde; bunu anlayacak akıl var?
Üniversite bitirene bile, doğu da iş mi var?
Asgari ücrete dahi, razı bu insanlar.
Çünkü kendi ilinde en azından kiradan kurtarırlar.
Çocuklarına bir iş, bir aş umuduyla,
Gurbetin yollarına koyulmuş onlar.
Hani derler ya! “Bekâra karı boşamak kolay”
Oturulan o ceylan derisi koltuklardan,
Hayatı, tospembe görüp, göstermek çoook, çok, kolay.
Birde yaşayanlara sorsalar;
İşsizlikten bunalan ebeveyn ve çocuklar,
Kıt kanaat bir küçük gelirle yaşayanlar.
Sonuç ortada; Doğuda işsizlik, yoksulluk, açlık var,
Batıda aşır göçten bunalan, yorulan,
Yaşamı alt üst olan, sözüm ona, ilinin sakini insanlar.
İşsizliğin, göçün, neticesinde; Ülkeyi sardı…
Hırsızlık, kapkaç, dolandırıcılık yapanlar.
İşte bu çarpıklık; Metropolde yaratmış “varoşu”
O da memnun değil hayattan, bilmiyor kendi sonunu,
Kazandığı yol parasına yetmiyor,
Çünkü; odur asgari ücretle, getiremeyen, ayın sonunu.
Bir toz zerreciği gibi yalnız kalmış, tek başına o,
Koca şehirde, yitirmiş umudunu…
Lakin bulamamış umduğunu.
Ne o, alışmış büyük şehre,
Nede büyük şehir kabullenmiş onu
Demoğlu’nun bildiğide şu;
Her iki taraf içinde, bir kanayan yara bu:
Yatırımlar biraz doğuya kaysa,
İmkânlar kış şartlarına göre ayarlansa,
İş, aş için olanaklar yaratılsa,
Belki; iki tarafta rahatlar, birazda olsa,
Madalyonun iki tarafı da aynı;
Gelinen yerin işi, aşı, huzuru yok,
Metropolün adı var, fakat tadı yok.
Vatandaşın kendide ortada kalmış, Halide…
Sonuç: varoşlu işte,
Horlayanı çok, hor göreni çok…
Amma kabulleneni, görmek isteyeni yok.
(H. Demoglu-İzmir)
Kayıt Tarihi : 2.2.2007 14:01:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
parası, pulu, işi, aşı olan, çoluk çoçuğunun geleceği olduğunu gören hangi insan doğduğu yaşadığı, elini, ilini, taoprağını satar savar göçer. sizcede öğle değil mi?

varoşlarda yaşamak...
güzel anlatmışsınız...
kutlarımmmmmmmm...
TÜM YORUMLAR (1)