Bedenin Fısıltısı, Ruhun Yankısı
Tenim üşür, bir dokunuş arar,
Parmak uçlarımda bir boşluk,
Gözlerim, görmediği bir yüzün izini sürer,
Nefesim, bir başka nefese karışmak ister.
Bu, etin, kemiğin, kanın sessiz çağrısı.
Beynimde bir harita, çizilmiş arzularla,
Her sinir ucu, bir anıyı yeniden yaratır.
Yokluğun ağırlığı, hücrelerimde bir yankı,
Bilinçaltı bir ressam, hayali suretler çizer.
Özlem, bir kimya, damarlarımda dolaşan.
Herkesin içinde aynı açlık, aynı susuzluk,
Sokaklarda yürüyen her bedende bir eksiklik.
Bir annenin şefkati, bir dostun sıcaklığı,
Toprağın bereketine duyulan ilkel bir ihtiyaç.
Hepimiz aynı yalnızlığın çocuklarıyız.
İşte o boşluğa düşen her fısıltı,
Bir Tanrı yaratır, bir sığınak, bir anlam.
O, tenin aradığı sıcaklık, gözün beklediği ışık.
“aL-LaH,” bir dilsel titreşim, bedenin en eski duası.
Çünkü insan, kendini tamamlamak istedi.
Belki de Tanrı, en derin hücremin, en eski özlemi,
Biyolojik bir fısıltı, ruhsal bir yankı.
Dışarıda değil, içimde büyüyen bir düş,
Kendi varoluşumun, kendi ışığımın gölgesi.
Ve ben, bu özlemiyle kutsal, bu bedeniyle Tanrı.
Kayıt Tarihi : 30.7.2025 08:37:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!