Varlığın ve yokluğun Şiiri - Lace Weli

VARLIĞIN VE YOKLUĞUN

1-gitmeden evvel

Gitmezden evvel, kenger ve ışkın tüterdin
Hal hatır sorardın yolculara, isim sormazdan.
Kuşların sesine ah çeker
Zamansız ihtiyarlamış kırlangıçlara ağlardın
Yüzün hep bir telaşa benzer
Gitmelere hazırdın
Denizli’den basma almıştın, Bursa’dan havlu
Mardin dolaylarından bakır bir yüzük
Topladın kendini, ellerini ve elbiselerini
Üstelik kırmızıydı şalın, Kırmanc’ki kokuyordu
“Bir gitmeli”dedin ve gittin

2-olmadigin zamanlar

Geceler uzun ve kederli geçiyor
Saatler çakılıp kalıyor
Yüzünde gülüşü olan kimseler yok
Nasıl hasret kaldım sesine bir bilsen?..

Haydi, toplan ve gel
Biraz Pulur al avuçlarına
Munzur’da gökyüzüne gülümse
Biriktir Zara’dan bu yana
Yangınlarımı
Yandıklarımı
Yanıklarımı
Belki karışacak Yozgat’ta biraz
“at izi” ile ”it izi”
Eteklerinde biraz Ararat olsun ha
Öyle gel

Geceler uzun ve kederli geçiyor
Yokluğuna ırmak oldum kum taşıdım
Kan tuttu “izm’in” birini
Biraz Dersim olunmalı böyle durumlarda biraz Amed
Sen demez miydin ‘tey teeey’
Sesini bir su gibi şarkıya salardın
Donardı aç çocukların kursağında hüzün
Acıya alışıktın, babanı hatırlardın
Kapında kırmızı işaretler Maraş olurdun epeyce

3 – beklerken

Geceye sıkı bir yumruk vur
Al kendini Bozüyük Ankara ve Niğde’den
Öyle gel bölük-bölük
Öyle gel çığlık-çığlık
Öyle gel ki bu geceler çatlasın

Dolu dolu gel,yalnayak gel
Denizler daglar topla gel
Kdoruklara erisebilirsen
Kar topla, bulut topla gel

4- Sen geldiğinde

Ve geldin;
Ne kadar çok ne kadar kalabalık geldin
Yüzünde bolca Irak Filistin ve Halepçe
Bir bilsen nasıl Sivas kokuyorsun
Dersim çökeleği ve Muş tütünü
Tan(dır)kokuyorsun sanki Pülümür’sün
Tabiatına uygundur Hozat ve mütevazı
Yurdum gibi kokuyorsun

Geceler uzun ve kederliydi
Sen bildiğim biriydin
Hep kendini getirirsin sandım

Hazar kıyılarında yıkanmışsın
Tenin esmer ve tedirgin kokuyor
Gözlerin Ortadoğu ellerin ihtiyar
Sen geleceksin kendini getirirsin sandım
Yanıldım!
Sivas’tan kül Maraş’tan gül
Serhat’tan dil getirmişsin