Siyah bir zambağa düşerken cemreler,
Sustukça ağırlaşan yüreğim,
Sığar mı bu ıssız vadilere?
Varlığı cennet, yokluğu cinnet Hercai,
Al, beni de götür sen kokan illere!
Sen metropollerden gülümserken denize,
Yollarımız burada ayrılıyor,
Artık birbirimize iki yabancıyız.
Her ne kadar acı olsa, ne kadar güç olsa
Her şeyi evet, her şeyi unutmalıyız.
Her kederin tesellisi bulunur, üzülme.
Devamını Oku
Artık birbirimize iki yabancıyız.
Her ne kadar acı olsa, ne kadar güç olsa
Her şeyi evet, her şeyi unutmalıyız.
Her kederin tesellisi bulunur, üzülme.
UÇARI
Sevgi gibi yalnızlığı da anlatmanın nice yolları varmış. Cemreleri siyah zambaklara düşürürüz. Zambaklar cemre düşmeden açarlar mı, bilemiyorum. Ancak şair gönlü bu. Cemrelerle gülleri de açtırır, meyveleri de toplatır, tabiatın cömert kucağından. Kendi gönül cömertliği, ruh zenginliği yansır tabiatın en karanlıklarına. Gönlü sevgiyle, ruhu ışığıyla doldurur hayatı.
Biraz da böyle olmak lazım değil mi?
Mademki sevgili biraz havaî, biraz başında kavak yelleri esen, yerinde duramayan, gönlünün kapısı olmayan, her çiçeği yakasına takmaktan çekinmeyen, envai çeşit gül kokusuyla mest olmayı yeğleyen biri…
Ya gelir, ya gelmez…
En iyisi, gelmiyorsa ona gitmeli…
Varlığında cenneti yaşamak da var.
Ya yokluğu?
Cinnete vesile…
*
Değerli Muhittin Bey,
Zevkle okudum.
İlhamın daim olsun.
Sevgi ve saygı rüzgârları esenliğiniz olsun.
Dostça ve sağlıcakla…
“GERÇEK DOSTLAR BİRLİĞİ”
Bu şiir ile ilgili 1 tane yorum bulunmakta