bu yazı nasıl bitecek
bilmiyorum
benim ortaya koyabileceğim öteden beri olduğu gibi yaşanmışa bağlı kalmak
hayırlısı
beni okuyacakları yormamak adına da böyle basit cümleler,
mümkün olduğunca bir satırlık ifadeler kullanacağım
dedim ya hadi hayırlısı
Bu yüzden nokta en sonda konulmak adına virgüller (belki) olacak daha çok
Bu gün (24 Mayıs Cumaertesi) yarınki oda seçimleri öncesi genel kurul var
Seçimli olduğu için; çok hareketli geçmesi, çekişmeli, suçlamalar çamur atmalar,
karşı tarafı hor gören küçük düşürücü iftiralar bile olması muhtemel
Allahtan hayırlısı ile bir atlatsak
(hangi taraf olursa olsun hayırlısı olması
mesleğimin, meslektaşımın sıkıntı görmemesi)
bu yüzden (işin aslı çok heyecanlı eğlenceli de olur, kendi tarafı adına savunmalar içinde bulursunuz hemen yanıbaşınızdakileri,) hemen herkes cephanesi yanında gezer,
herkesin nereye oy vereceği bellidir..
ama genel kurul salonunda grup liderleri kendi tarafındakileri ikna etmek, hoş tutmak,
diğer taraftakileri de yerin dibine batırmaya azmetmiş olurlar..
turuncu kravatlılar (bizimkiler/birlik ve dayanışma grubu)
ve mavi gömlekliler (mesleki çalışma grubu
iktidara hırsımızı bunlardan çıkaracağız,
ekonominin kötü gidişatının müsebbibi
AB ve ABD’ye olan hıncımızı hedefi
hatta ve hatta; işlerimizin yolunda gitmeyişinin
sorumlusu olarak.. yok öyle hariçten gazel okumak
sizin anlayacağınız
bu arkadaşlarımızın sırtında boza çıkarmaya hazırız)
(Allahın sevgili kulları
insan biraz da demokrat olmalı değil mi
neyse vicdanım rahatladı döneyim kaldığımız yere
siz ce de bu parantez içleri fazla değil mi)
bir türlü bitmez konuk (başımız üstünde yerleri var
mış gibi yaparız
onlar da gerçekten öyle sanırlar
-demek ki bu işi iyi beceriyoruz-
anlatırlar da
anlatırlar) lar,
öyle ya adamlar taaa İstanbuldan,
Çanakkaleden, Ispartadan
kalkmış gelmişler
(Allahtan Aydınlı Fettah bu defa yoktu
sahi Türmobdan da kimse yoktu)
neler demezler ki
sanırsın Türkiyeyi bunlar yönetiyor
(ya da onlar da dinlenilmediklerinin farkındalar da
mangalda kül bırakmıyorlar
at babam at
vergisi yok,
muhasebesi kaydı-kuydu yok)
sağlık bakanlığının doktorları
adalet bakanlığının avukatları
gıda tarım ve köy işleri (ne demekse) bakanlığının ziraatçıları, veterinerleri, gıda mühendislerini,
bayındırlık, enerji vs bakanlığının inşaat-makine-elektrik mühendislerini, mimarları vs koruduğunu;
ancaaaakkk! Maliye bakanlığının bizi düşman gördüğünü anlatırlar..
Allah Maliye Bakanımızı başımızdan eksiltmesin
(değilse bu adamlar ne konuşacaklar)
ama şu süreleri erteleyip durmasa
adam işi yetiştiremeyecek ki
her müşteri onun olmasın,
birazda biz görelim değil mi
sizin ölmenizi mi bekliyecez
((gerçi ölenlerden (Allah rahmet eylesin) de
bize birşey damlamış değil))
bekliyoruz aslında..
neymiş mum dibine ışık vermez
ne alaka
bundan doğal ne var ki
avukatlar adalet bakanı olur (hatta kanun yapıcıdırlar
her kanun çıkaranda kendi çıkarlarını da hazırlarlar
doktorlar sağlık bakanı olur vs.
siz hiç mali müşavir maliye bakanı gördünüz mü
(canikli nin canciperane-canhıraş falsolarını görmediniz mi)
eeee! ! !
ney-se gelelim oda genel kuruluna
sanılanın
beklenenin,
not aldığımız bir sürü konunun aksine
olağandışı hoşgörü içinde birbirlerini dinliyorlar,
çamur atmalar yok,
belden aşağı vuran, kaçak güreşen yok,
hatta mavi gömlekli muhalefetten hiç kimse
(Allah Rızası için) kürsüye gelip,
öteden beri (odadaki) iktidardaki (turuncular) lerin yanlışlarını,
kendilerinin projelerini
uzun uzun anlatmadı,
inanmadınız değil mi!
vallaha billaha!
valla herkesin hevesi kursağında kaldı,
(len hiç görülmüş, duyulmuş bir şey mi)
(gözümle görmesem inanmazdım)
sanki onsekiz yıllık iktidardaki turuncu kravatlılarla
hiç seçimlerde muhalefet etmemişler,
Allah Allahhh hayırdır
çimdiklesin biri beni
laf olsun diye kürsüye gelen,
özel kırgınlıklarını dile getirenlerde hoş karşılanmadı,
Kasım bey(16 yıldır katılmadım
beni kimse bilmez
bilenler iyi bilirler vs.) (ne demek ise) yin
dediğini tekrar edeyim
“n’olmuş len bu millete”
bu lafı 12 eylül den sonra Cem Karaca demişti
(ihtilalden önce bir veznedar 2,5 lira zimmetine geçirmiş diye duysak
yedi ceddine ana-avrat söverdik
şimdi
vay bee helal olsun diyorlar
ne yapmışlar bu millete)
bu millet böyledir işte
haa sevindiğim, en çok sevindiğim listeye giren,
ilk defa yönetim kurulu adayı olan sevgili Dost Sabri
(soyadı neydi len bu adamın) neyse hatırlarım belki
uzun Sabri işte, (devede de boy varmış ama
Sabri daa uzundur kesin (her halde))
yıllardır sosyal komitelerde,
denetim kurullarında çalışmış
(çalışmışta ne olmuş yani)
(bu sebepten mi uzadı boyu
ama sanmam bildim bileli uzun adam
ama adam gibi adamdır)
(öyle demeyin birlikte çalışma ruhu oralarda yakalanıyor)
muş.
kaşla göz arasında genel kurul bitmiş,
(bitmiş diyorum, eski genel kurullar ne kadar renkli olurdu
hay ben bu zamların, tahsilat sorununun,
insanlarda muhalefet duygusunu dumura uğrattı,
chp de seçim seçim dedi de sandık konunca
oy vermeye gitmedi ya bu sebepten olmalı)
kulislerdeki cümleler yarım kalmış vaziyette salondan ayrıldık..
vakit erken şehir dışından gelen misafirlerimiz var,
Denizli’ye yolunuz düşerse (tavsiye ederim)
Akhan Kalıntılarının bitişiğinden girin
Saraçoğlu Kasrı’nda çam ağaçlarının gölgesinde
“ızgara” (Izgara Ustası arkadaşım diye demiyorum) nefis..
gelişmiş ağaçlar
kuş cıvıltılı yemek..
masamızda Yaşar olmasa aç kalmamız kesindi.
bizim masanın gülü Yaşar-Koşar,
onca çılgınlığın, pervasız esprilerin üstüne
“bayan yok değil mi yakınımızda” deyişiyle
yetmez mahçup mahçup
'ayıbolu valla” eklemesiyle yerlerdeyiz..
“bunun üzerine içilir” deyip
karşı masalara çevik hareketlerle
“oran abii, sali habii” da kadeh kaldırtmasıyla
o meşhur tabirle “yıkılıyoruz”
söz aldı on gün sonrası için
biraz da turizm seyahatinin otobüsünden inenleri daha yakından görme iştahıyla erkenden ayrılıyoruz,
mutlu neşeli gençlere imreniyoruz,
“İyi ki kalkmışız,
değilse bu güzelliklerden mahrum kalacaktık”
söyleyeni herkes destekliyor
Goncalıda Sarı Çiftlik..
“niye bak mı yor su nuz”a
“bu gün bellesen yarın gene ot kaplar ortalığı diyor”
nar çiçekleri, geniş yapraklı omcalar arasından geçerken,
sahib-ül bahça
bahçenin yanından gürül gürül
(şelalemsi yani) dere suyu
“su akar
Türk bakar” demişler,
biz dinliyoruz.
fazla dut mide ağrısı yaparmış
(bana ne)
“üstüne kırmızı dut eyi gelir” diyorum
olsa da karadut da yesek, ama yok (daha mevsimi değilmiş)
erik topluyoruz,
santrifüjmüş ortalığı süpürtüp karıklara tutuyor Sarı
Sarı’yı sevmezdim,
artık nefret edebilirim (hülyalarımı gerçekleştirmiş,
benim birkaç saksıdan başka toprağım olmadı,
olmayacak,
hakkımı helal ettim Sarı’ya,
(toprağa su, yeşile can verdiği için)
ben bu muhasebelerdeyken, Aliş “bunu yaz” diyor
benim gözümle seyredecekmiş,
Sarı Çifklik’i
“söz” alıyor
(bu hikaye bu sebepten kaleme alınmaya çalışılmaktadır)
sigara içmedikleri için teşekkürler..
ortak tanıdık güzeller üstüne muhabbet
(inanmış gibi yapıyoruz av hikayelerine)
“aahhh” lar gençlik için
hayıflanmalar kırla
hülyalarımıza Bilo yetişiyor,
renk, ses, kahkaha ve ışık
(karanlık olduğu için Sarı ışıkları açtı)
hatta yeni hülyalar ekleniyor
can geliyor
belden aşağı hikayelere,
resmen doğu bloku ve
araplar arasında tercihlerimiz etkileniyor
çınar, ceviz ve dut ağaçları arasından sıyrılıp serinleten rüzgar
Neco’nun saçlarını uçuşturuyor..
Erdem erdemini koruyor
parası ödenmeyen aşkların en pahalı olduğundan yana
(işin aslı sadece bu konuda kendinin
bütçe şansı var ama)
herkes bu fikri destekliyor
tecrübe konuşuyor sonuçta
artık
geri dönüş vaktidir zamanın
su ışık yeşil ve çiftlik Sarı'nın
o da ne!
bayır aşağı parketmiş
ışıkları yanan araçlardan en sondakine ulaşıyoruz
Bilo erik poşetini yan kapıdan bırakmış,
müddeti içinde kontak anahtarını sokup-çevirmediği için
kapılar kendiliğinden kapanmış,
Allah Allah!
anlamakta zorlanıyorum, bildiğim bir konu değil
(benim bu lükse ulaşma şansım yok) ,
(Avrupa-sigorta-bizim arkadaş vs muhabbeti uzuyor)
yolu yok cam kırılacak,
en ucuzu olduğu için önerilen arka kelebek camı,
zorda olsa kırılıyor
ancak imkansız,
bu defa sağ ön cam,
mal canın yongası
bilo hem esmer
hem asık suratlı..
üstelik gülüyor
serde; feleğe kazık atmışlık var
(savuşturduğu şanssızlıklar üstüne)
neticede!
içeri girilip düşerek kaybolan anahtara ulaşılıyor,
“vardır bir hayır” teselli etmiyor kimseyi,
hayır dilemekten öte yapılacak şey yok,
bir belayı def etmişlik üzerine
hemfikiriz..
en çok ta bilo
Pamukkale kavşağından yola girerken
Aliş’in dikkati sayesinde
bir sarhoşun salvosunu saniyelik farkla atlatıyoruz,
şükür..
Üçgen döner kavşağında kırmızı ışığa yakalanıyoruz
şükrediyoruz.. (ama sonunda)
ooof offfff!
omuzlarına dökülen sarı saçlarını dağıtan rüzgara aldırmayan,
hatta başını şöyle bir çevirip
peşinden gelenleri (annesi, kız kardeşi)
güya kollayan ama,
kavuniçi çiçekli lila ipek elbisesinin uçuşuna
arada bir güya sağ eliyle bedenine yapıştıran,
farklılığının farkında
(üstelik bundan da keyiflendiği belli)
bir afete
koro halinde bakıyoruz..
şükrediyoruz
(15 dakika önce çıksak bu şansımız olmayacaktı)
“kesinlikle günün en güzeli”
“daha Allah’tan ne istenir..”
“Allah neler yaratmış be! ”
“Allah biliyor ya hep böyle bir şey istemişimdir”
'değdi..'(geç kalmışlığımıza tabi
cam ile alakası yok)
(ya da en azından bilo duymasın)
günün nasıl devam edeceği belli oluyor..
Allah yaşama sevincinizi eksiltmesin
KDV’lerin
Ba, Bs’lerin
kredi kartlarının son günü Pazarertesi
ondan da önce yarın Seçim var
ne gam
öyle bir Sarışını görmeyi nasip etsin Mevlam
hepinize
pürneşe
ama siz lüks arabanızın camını kırmak zorunda kalmayın
(insan seçim kaybetmiş gibi oluyor
karşı taraf tebriğe geldiğinde)
Allaha emanet olun
seçimler mesleğimize memleketimize
hayırlar getirsin
kaybederseniz de
“-bir hayır vardır”
deyin
Üçgen kavşağına gidin
kırmızı ışığa yakalanın
hadi hayırlısı
nasipse..
sarışın
bir de o uçuşan ipek elbise
Kayıt Tarihi : 25.5.2008 02:10:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
zaten hikaye dostlar insana yazdırırlar.. Elli yaşından sonra dile düşer.. Sayın Aliş'e derin saygılarımla...

vergisi yok,
muhasebesi kaydı-kuydu yok)
Vay yaşa sen emi.... atan atana değilmi :) Tebrikler dost.Ellerine sağlık.
TÜM YORUMLAR (8)