'Var' olmak, bir yerlerde...
Geçip giderken bir kalıcı'selam'bırakıp da gidebilmek...
Odalarda 'var' olmak. Masalarda, mekan´larda, koltuklarda, yollarda, yaşamda. Albümlerde. Kalpler de. Gönüllerde 'var'olmak..
Bir hoş seda olmak kubbelerde...
Ha evet o...Yaşarken 'var'dı. 'Var'olarak yaşadı. Öldüğünde de 'var'dı. Öldükten çok sonra da 'var' oldu...'
Hani vardır ya şu meşhur bilgisayar bozan soru, günlük hayatta da çekirdek gibi kullandığımız: 'Ne var ne yok...'
Dünyanın her bir köşesinde, hayattaki 'Ne var ne yok'ların peşine düşüp 'Ne var ne yok'ların amansız takipçisi olmuş bütün sanatçılar gibi, şairlerimizden Attila İlhan´ın da kafası takılmış bir zamanlar bu işe...
aşkımız bir gün uçup giderse aramızdan sevgilim
sırt çantalı bir duman gibibir melekle çarpışan kelebeğin kanadından dökülen toz
bir çağlayanda sürüklenen bir dal parçası gibi
istemediğimiz yerlere giderse aşkımız sevgilim yalnızca kanatlarına güven
kendi yarattığımız boşluğun ucunda sıkı sıkı tuttuğumuz bir kapı koludur yaşam
ve aşk, en derin kuyumuza düşen keman yürüdüğümüz yollar daralırken
Devamını Oku
sırt çantalı bir duman gibibir melekle çarpışan kelebeğin kanadından dökülen toz
bir çağlayanda sürüklenen bir dal parçası gibi
istemediğimiz yerlere giderse aşkımız sevgilim yalnızca kanatlarına güven
kendi yarattığımız boşluğun ucunda sıkı sıkı tuttuğumuz bir kapı koludur yaşam
ve aşk, en derin kuyumuza düşen keman yürüdüğümüz yollar daralırken