Eskiden… Yüreklere kazınan, uğruna can verilen aşklar vardı Sevdanın, sevginin, özlemin dili mektuplardı Sevdalılar, sevgililer, gurbette hasret çekenler… Onu koynunda saklarlardı, Özlemlerini gidermek için arada bir koklarlardı. Şimdi mi..? İcat oldu telefon denen makine, sözde işleri kolayladı Yok! etti her şeyi, sevdayı yürekten kopardı… Saklanacak ne mektup, koklanacak ne gül, Ne sevda hasretinden yanan yürek, Ne de hasret ateşiyle mektubun ucunu yakan kaldı. Postacının yerini unutulup giden mesajlar aldı. Hani o aşk, hani yürek? Var mı? Sevdası zehir olsa da, kafaya dikip içecek Kerem gibi çöle düşecek, Ferhat gibi dağı delecek Var mı? Hani öyle bir sevda, ateşiyle yakıp kül edecek Var mı? Ucu yanık bir mektup yazıp, Teknolojinin inadına! Postacıyla gönderecek… Var mı sevdim mi ölümüne sevecek? ? ? ? ? ? ? ? ? ?
Seyit BozkurtKayıt Tarihi : 3.8.2011 15:00:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!