yok...
hiç olmayan kadar
elimde hiç bir şey yok
elimden yüzümden akıyor
yokluk
içimde sessiz bir çocukluk
gariban duruşlu suretim...
aynalara bile bakmaktan korkan
küçük şeyler prensi kalbim
ama yok..
hiç olmadığı kadar...
ne ses ne seda
yıllarca yoktu
yine yok
dökebileceğim tek bir harf yok..
korkarak kaçtığım tokatlar
arkamda babam...
ekmek için koştuğum tozlu yollar
annemle birlikte ağlayışlarım
kardeşimle sattığımız
biraz seyyar biraz kaçak
zabıta dayağı sağlayan
kitaplar...
ve uzak ta çok uzakta kalan fakat
yakından izlediğimiz
İstanbul...
her şey içimde...
gözlerimde...
ama yok ses seda yok
kamçısı olmadı hiç bir yaranın bende
acı ağlatandı sade
çünküben hiç anlatmadım
ya gördüm karşı bir bedende
ya da anlattılar sarı masalarda
bazen hocayız bazen abi
bazen ablayız diye...
hiç sormadılar
ya da hiç sorulmadı
var mı? diye
neydik ki biz...
bir ara bir şeyler getiriyordu
hızlı arabalardaki gözlüklü amcalar
belli zamanlar!
nerdeydik ki biz...
hiç sormadık biz
kimdi o adamlar
kimdi!
ve büyüdü amcalar
erişkin birey oldu çocukluğumuz
masum bir aptallaşmanın üstüne
bir üniversite kimliğinde adım vardı
soruyordu bir amca kapıda
kimlik var mı?
olmaz mı yaa gururla sunarım efendim!
çocuksu suratımda kararıyordu amca
bakışındaki umutsuzluğun aynasıydı çünkü eğitim
beyaz sayfalar karalıyorduk
ezberden
hep karalardık zaten
her kalem darbesi
karanlık bir yoldu geleceğimize
dilimizden kesilen kelimeler vardı
biliyorduk
içimizi kemiren korkularla
içimize hapsediyordu bizi
rakamlar ve harfler...
yok hala ses seda yok
hala yok
var mı diyen
her şey
verilen ve istenen şeklinde
hayır hiç birinde değildim
ne bir harf de ne de bir kelimede
ben yokum hala
var mı? sizde,
sadece size ait bir tümce.
Kayıt Tarihi : 7.9.2008 02:17:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!