Bu bir veda cumlesi değil,bahsedeceğim hikaye derin bir geçmişin izlerini taşıyor.karanlik bir geceden anlatıyorum,ayın aydinligindan yüzüme çalan matemi,bir hüzünlü günde size adıyorum sesizliklerimi,yarim kalan sevdalarimi,ard arda yikilan hayallerimi,
Siyahın tonundan döküyorum gozyaslarimi sayfalara,kalemim bile bana bugün dargın,dilim suskun kendimi tutamıyorum acılarımı yazmaktan,kederime çalan vefasizliklari,yüreğimi paramparça eden haykırışlarımi,gecmisimde kalan gozlerimi, atıyorum kendimi derinliklere,ıssız dalgalara,heyelanlara,depremlere kalbimi tarumar ediyorum göğüs kafesimin tam üstünden,
Ciğerim delik deşik olmuş bir sevdanın orta yerinde,yalnızlığıma çaresi bulunmayan bir hastalığın kökleri işlenmiş,beni her gün tuketen bu sevginin adını bilmediğim efsanelerden öğrendim,bir bir bastığım kaldırımdaki kırıntılar da gördüm,köşe başında sessizlesen bir kadının gözlerinde gördüm,feryadı dillere destan üç kuruş için avazı çıktığı kadar bağıran bir simitcinin hayellerinde gördüm. Ben ben dedim sus dedim,yan dedim,bağır dedim, yeri göğü inlet dedim,sen kimsinki de kendini bir dilencinin kadının kucağındaki çocuğun umutları gibi kendini parlatiyorsun,senin bu acının tarfi meğer aşkmış,
Üç harfin senin ne hale getirdigine bak,yürümekten bitap bir haldesin,sanki dar ağacına giden bir insanın son arzusunu yaşıyorsun,hayalinde voltalar atarcasina uyanıp duruyorsun soluk soluğa, var git yoluna,boyun eyme bu deryasına dustugun kıvılcımın sonu gelmez sevdasına
işleri düşünmekten
Kalabalığın içinde kalabalıktan biri
Gecenin içinde bir yıldız, yitip gitmiş çocukluk gibi
Sevgilimsin,ak dişlerini öpüyorum, aralarında bir mısra gizli
Dün geceki tamamlanmamış sevişmeden
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta