Bir vapur düdüğü çınlar kulaklarımda
Zaman zaman...
İnce bacalı zarif Boğaz vapurunun düdüğü
Ayaklandırır suskun anıları
Alır götürür beni uzaklara
Kış ortası doğduğum
İnce minareleri karlı Üsküdar'a
Ve iğne yaprakları inci inci karçiçeklenmiş
O bembeyaz Çamlıca'ya...
Kar örtüsü kalkınca ufuktan
Çatal çatal kırlangıç akını
Özgür ve nazlı salınır göklerde
Kırlangıç kuyrukları
Bir de uçurtma kuyrukları...
Sisler ardında inatla doruğa tırmanır
Kuzgun kuzgun Kayışdağı...
Mazinin telli duvaklı gelinlik günleri
Kolunda sepet sepet gülleri
Seviyor derken papatya yaprakları
Gelinciğin kızarır yanakları
Ne menekşe ne mor sümbülde
Bülbülün gönlü pembe gülde...
Çakal eriklerine dadanan hınzır çocuklar
Vişne çürüğü olmuş elleri
Kollarını kanatmış böğürtlen dikenleri
Birden bir çitlembik bombardımanı
Kaçışır sağa sola, eriğe el kaldıran
Komşu mahalle çocukları...
Tahta kameriyenin tavanında
Mor salkım fenerleri
Salkımlara uzanan zarif hanımelleri
Dost meclisinde bir muhabbet
Ve çay keyfi
Gurup demli ufukta
Bardakta çaylar demli...
Ne o ince bacalı zarif Boğaz vapurları
Var şimdi
Ne kırlangıç kuyruklarına dolanan
Uçurtma kuyrukları...
Ne o hınzır çocuklar, ne çakal erikleri
Ne kameriyede içilen demli çaylar
Ne de o dost meclisi...
Sepeti kolunda
Herkes mazi yolunda...
Bir vapur düdüğü çınlar kulaklarımda
Zaman zaman...
Ayşenur Yılmaz
Ayşenur Yılmaz 2Kayıt Tarihi : 22.1.2021 01:45:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!