Yürüdüğün yol aydınlık saçıyor, gönülden özgürlük umudu ışıldıyor
Acıları birer, birer koparan ellerin barış elleri
Yaşama doğrultulan
Yüreklerin sızladığı
Kanamış toprakların
Her köşesinde zalimler, zulümler var
Yürü tüm zalimlerin üstüne, yürü tüm zulümün üstüne
Ey kadim toprakların esmer tenli yiğidi, ey Mezopotamya evladi
Silahların namlularına aldırmadan
Cehennemleşen
Aşağılık karanlıklardan
Hesap sorcasına geleceğe koş
Sabırla koş
Azimle koş
Tanrısal bakışlarından
Hasretle
Özgürlük güneşi doğan
Gönlüne nakış, nakış işlediğin sevdandan bir şey eksilmesin
İçtiğin çayin buharından, hıncahınç bahar kokan
Yediğin somun ekmeğinden
Şafak fışkıran
Zorbaların
Kırıp döktüğü yaşamda
Takla atıp, namussuzlara yalakalık etmeyen
Bir elinde cura
Diğerinde orak olan
Yalanlara müsamaha göstermeyen, dost dilinden iyi anlayan
Zemheri ayazında, Ağustos sıcağında
talana, soyguna direnen
Kerte ekmeği bal
Namertlere dünyayı dar eyleyen
İçindeki korkuyu söküp atan
Sevmeyi
Sövmeyi de bilen
Vakur bakışlı Diyarbakır çocuğu
Ey macera sevmeyen sevdanın militanı
Dağların bağrına, inandığın davana! Gururla başını yasla
Mehmet Çobanlğlu
23.04.2025
Gürpınar
Kayıt Tarihi : 23.4.2025 23:38:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!