nereden esti bu öfkeli yel,
nerden geldi bu somurtkan bulutlar?
neden bu kadar erken elendi bu yıl
göğün eleğinden bu kar?
el çekmeden kırdan toprağın bereketi,
ambar kapılarına kilit vurulmadan,
teslim olmadan rüzgârlara son yaprak
nerden çöktü bu yapışkan duman?
neden sesini yitirdi ırmak?
hangi bahçeye koşacağız şimdi,
hangi sırada buluşacağız?
hangi ay kıskanacak öpüşmemizi,
hangi yıldız kaymasına şaşacağız?
salıncaklar yalnızlığı sallıyor,
tıkaçlanmış fıskiyenin neşesi;
süpürgeci rüzgârların işi zor,
her bir yaprak bir ayrılık bestesi.
bak, sanki inadına esiyor öfkeli yel,
inadına toplanıyor somurtkan bulutlar,
inadına yağıyor kar
ve altında üryan çocuklar gibi
titreşiyor anılar.
Kayıt Tarihi : 21.12.2010 12:50:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!