vakitsiz bir gidiş
her ne bırakıyorsa arkasında
hepsi kocaman bir sızı oluyor geride kalana
girmişse de ömrüm ile sırtın arasına
dağlar,şehirler,denizler,başka başka insanlar,
kitaplar,filmler,şarkılar,sigaralar
değiyor gözlerim gözlerinin izine
dokunuyor ellerim ellerinin değdiğine
düşüyor gölgem, gölgene yabancı olmayan eşiklere
yine aynı durakta otobüs bekliyor
aynı kaldırım taşlarının sıçrattığı çamurlara küfrediyorum
aşikarı olduğumuz ıssız sokakları tek başıma dolaşıyorum
o tekinsiz sokakların emekçi lambaları
nasıl sönüverirse birdenbire
zamansız ve trajik
işte sen de öyle söndün,belki öldün
ama bilmezsin ki
saçlarıma kaç ak olarak geri döndün
bir kalp taşırım,ağırdır yüküm
işte bundan sebep
ayaklarıma prangasın
sırtımda öldürmeyecek
ama hep kanatacak saplı bir bıçaksın
yeşerip içimde çiçeklenmeden solan ukdesin
kilit taşları arasında açan çiçeksin
indirimli bindiğimiz belediye otobüslerinin
camına başımı dayayıp dalıvermelerimsin
iki ya da üç durak fazladan gitmelerime sebepsin
odamın tavanına gözlerimle nakşettiğimsin
vakitsiz gidişleri
vakitlice sevmelere tercih edensin
dilimde söyleyemediğim,yuttuğum onca küfürsün.
yaslandığı yere duvar olduğum
üşüyen ellerine nefes olduğum
kimsesizliğine baba olduğum
şimdi kim çıkarsın seni bu kuyudan
şimdi kim çıkarsın beni bu kuyudan...
Nisan 2019
Kayıt Tarihi : 9.4.2019 23:42:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!