Şimdi sen benim o doğup büyüdüğüm şehrin havasını soluyorsun öyle mi...?
Üstelik bensiz.
Yani ciğerlerine bol bol iyotundan çekiyorsun, denizinin.
Yan, en yüksek tepesiden bakıyorsun,yedi tepesine.
Yani kaldırımlarını arşınlıyorsun,saraylarını seyre dalıyorsun,
Kulelerinden kalelerine bakıyorsun öyle mi...?
Bende ki bu kokuna hasretlik,
Sesine hasretlik,
Yüzüne hasretlik memleket özlemini de bastırmışken üstelik...
Helal-i hoş olsun,benim yerime de seyreyle.
Baktığını benim gibi göremeyen o gözlerle.
Artık isminin sıcaklığından bir yama yaparım delik deşik olmuş yüreğime.
Olmadı bir de şiir patlatırım,zerre kadar açık kalmasın diye.
Günler kısa,geceler uzunmuş.
Mevsim kış,dışarısı ayaz,buzmuş.
Acım taze,acım geçmek bilmiyormuş.
Kime ne...?
Sen geçe dur bir yakasından diğer yakasına şehrimin,keyifle.
Ekmek niyetine tütün sararım,yokluğuna bandıra bandıra yakarım.
Can yoksun,yara derin mi derin,sahipsizlik kaynıyor her bir yerim.
Şimdi bana ölümden öte bir köy lazım.
Zira; diri diri gömüldüğüm her saniyenin diyeti için,
Günler geç,aylar geç,yıllar geç.
Var içine düştüğüm bu olmaz olasıca sevdadan geçe bilirsen sen geç.
Kayıt Tarihi : 28.12.2014 13:14:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
düşüncesiz prens