yalınayak aldım başımı bir gün
toz-toprak karışıp uzaklara
fırat kenarına
yıhılgan – davundere – heresker başı
beyaz topraklı
çillavuş – bahçeyik – kavaklık
gıldik – poh izlerine rastlaya rastlaya
herbirinin nostalji esintilerine
uğraya uğraya
yürüyorum
gide gele yol olan
ince uzun yollardan geçerek
köyümün suyla kaplı manzarasına
mavi kumaştan gelinlikli sevgiliye
koşuyorum
taş ata ata
mişmiş - payam ağaçlarına
böğürtlen yeye yeye
dikenlerin kanatmalarına aldırmadan
su başlarında avuç avuç
serinleyerek
kup derinliğinde aklım kalıyor
önümden çekirgeler
pizoz böcekleri
at sinekleri geçiyor
dörülmüş tarlaların kimsesizliği
yalnızlığıma benziyor
hüznüm düşüyor ayak izlerime
kah durgun ürkek
kah coşkuyla yürüyorum
uzaktan mavinin yanına
suya koşuyorum
esvabımı çıkarıp tümden
ıssızlığın tadını çıkarıyorum
gün alıp başını çekince
kızıllaşan suyun dansına karışıyor hayallerim
sek sek yapıp sal taşlarından
suya açıyorum derdimi
parça parça olmuş sevdamın
çıplaklığımı saran
suyun serinliği değil
kara saçlarının ardındaki gözlerindi
vahşen kadar güzel süzüşüne
gamzeli gülüşlerine
akar da akar fırat
çılgın ve deli...
18.07.2004 / elazığ
mustafa kaya
Kayıt Tarihi : 31.7.2005 11:16:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!