Doğarsa yalancı bir güneş,
Günlerden bir kış günü.
Isıtmazsa şayet içimi,
Bedenimi saran o sıcaklık.
Hissetmezsem üşüyen ellerimde,
Bir kibrit sıcaklığı.
Mevsiminde yazıldı bu şiir
Güzel olsun diye seçilmedi kelimeler
Yürüdüğüm yolda yapraklar, insanlar ve sokak lambaları gerçekten vardı
Ben yalnızdım
Her adımımda farklı bir his vardı
Ama galiba en çok aşıktım
Bağrı yanık bir ananın iç çekişindeki gibi
Hasret doluyor ciğerlerime
Dağları aşıyor hüznüm bir eşin bakışlarında
Un ufak olmuşum, yerle bir
Umudunu yitirmiş, düşü kırık dökük bir çocuk
Gökyüzünde havalanan bu uçurtma benim
Her kış bu gara çıkıp gelirdi
Oturup trenleri seyreder
Bir de sigarasını içerdi
Kolunda bir saati
Cebinde de kibriti
Ama emindim yükü bu kadar değildi
Ayın ışığı vurunca suyun yüzüne
Çekilince tüm kainat evine
Yanınca lambalar peşi peşine
Sevgindir bu şehri güzelleştiren
Soğuk rüzgarlar vurunca tenime
İnsanın ölüme en yakın olduğu an,
"Uykuymuş" öyle derler.
Ama benim ölüme en yakın olduğum an,
Sana baktığım an.
Birde yakalarsa gözlerin, gözlerimi
İşte o zaman vay halime.
Elem bende hava gibi, su gibi;
Dertsiz yaşayamaz oldum ela gözlüm.
İç çekip de bir gidişine;
Ağlayamaz oldum ela gözlüm.
Arar gibi birini o bakışların
Hayal meyal bir gözlerin kalmış
Birde gülüşün hatırımda
Yaprakları incitmeden yürüdüm yine
Kestane ağaçlı o yolda
Yolun sonuna varıp da
O yalnız banka oturunca
Eylülde bir aşka
Süzgün bir bakışa
Sözündeki nazına kandım
Bir güz vakti sevmeyecektim
Tatlı bir telaşa
Umutla dalar gözlerim uzağa
Hasretin bin selam eder
Bin kilometre uzakta kalsan
Bir selamın bin adım eder
Dilim adını zikreder defalarca
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!