O'nunla ilk tanıştığımda, henüz çok gençtim. 17 yaşındaydım dolu dolu.Ve bu
yaşın verdiği girginlik, çok bilmişlik ve kendini bir şey zannetmeyle karışık ukalalık dolaşıyordu benliğimde. Bir arkadaşım uzaktan O'nu bana göstemiş ve ''Şu adamı görüyormusun? Bir deryadır...'' demişti.Bakmıştım arkadaşımın
gösterdiği adama kayıtsızca... Kısa boylu, kumralımsı 35 yaş civarında.. hiç
bir fevkaladelği olmayan, sıradan bir tip...Biraz kime benziyor diye düşünülürse, Aziz Nesin'e benzetilebilirdi.''Bu adam mı? ..'' diye dudak bük-
müştüm.''Derya olsa ne olur, ateş olsa ne olur? Cürmü kadar yer yakar.''
Anladığım kadarıyla sonradan bu lafım arkadaşımı kızdırmaya yetmişti ve
'Eee çocuklar bana müsade.Caraskalı yerinden kurtarmak için uğraşırken bel kemiği zedelenen bir ağabeyimizi ziyaret etmem lazım.Daha fazla gecikmeyeyim.Tanıştığımıza memnun oldum genç arkadaşım.'
Olamazdı! ..Oysa onunla tanışmanın lezzetine daha yeni varıyordum.Anlamıştım,bırakamazdım Nedim Usta'yı bundan böyle.
Ben onun yaşantısının ilginç bölümlerini kapabilmek niyetindeyken o kalkıp gitmeye davranıyordu.Bencillikti muhakkak 'daha oturalım,gitme...' falan demek.Ama hiç olmazsa tekrar buluşmayı sağlamak gerekiyordu.'Ben de tanıştığımıza çok memnun oldum Nedim Usta.Seni bir daha nasıl görebilirim? '
-'Çok basit evlat.Fabrika çıkışında tabi.'
O gittikten sonra arkadaşıma döndüm: 'Kim bu yahu? Biraz etraflıca bahsetsene.' Arkadaşım bana şöyle bir baktı.Anlamıştım.İçinden diyordu ki:'Hani cürmü kadar yer yakardı ya! ..Hani derya olsa ne olurdu ya! ..'
'Ha! O mu? O bir pırlantadır.Gerçek bir filozoftur.Onun için çevrede 'bataklıkta yetişen nadide bir çiçek' derler.Asıl mesleği dokumacılıktır.Vaktiyle bir dokuma tezgahı varmış.Kendi halinde geçinir gidermiş.Fakat işçi ruhundan sıyrıldığını sandığı için işçi bilincine tekrar kavuşabilmek amacıyla satmış tezgahını ve takrar dönmüş işçiliğe.Böylesine ilginç bir kişi işte.'
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!