Soğuk bir havanın
Ciğer yakan iç çekişlerine
Üç beş adımda bir duraklayıp
Gökyüzüne bakışlarında çizilen
O güzel portremdin sen
Vesikalık resimlere inat
Dururdu kalbim ışığında
Sonsuzluk nefesinin iç çekişleri
Teslim olurdu bakışlarına
Ve hiç ulaşılamamış
Bir yol gibi süzülürdü uzaklarında
Ben sana susardım
Sen ki her gün rüyalarıma giriyorsun,
Hala yıldızları özlediğimi mi düşünüyorsun?
Bir meltemi ömrüme esen nefesin,
Yayılsa da kokusu her bir yana sensizliğin,
Hala o karanlık sığınaktayım, öyle mi sanıyorsun?
Prenses, uykundan uyanmak için, prens tarafından öpülmeyi beklerken...
Ağaç yapraklarının arasından sızan ışık huzmeleri git-gide kilo veriyor.
Yürünmüş yollardaki ayak izleri kaybolurken,
Geri dönebilme ihtimali yavaş-yavaş çürümeye yüz tutuyor,
Daha kaç sayfa kalmıştı bilmiyorum ama,
Prenses, uykundan uyanmak için prens tarafından öpülmeyi beklerken...
Sevmeye başlamıştım be seni deniz yıldızı,
Belki ellerimi uzatıp, haykırmaya nefesi yetmemişti
Cesaretimin…
Ama sevmeye başlamıştım galiba seni,
Minik kedi gözlerini açınca hani,
Annesini tanımaya başlar ya,
Sevdan bir küçük oyundur gönlümde,
Yazı mı, tura mı deseler, gülümserim sadece.
Gözlerimin ardında saklarım hüznümü,
Elma deseler ağlar, armut deseler susarım..
Sobelerim sensizliği her gece,
Sonra da küser oyunu bırakırım..
Elle tutulamayanları çizmişti hep bir yerlere,
Karışık duygu salatalarının, hazmı zor zeytin yağı olmuştu çoğu zaman,
Yorucu gündüz rüzgarlarının nefesini saklardı hep,
Geceleri, solmuş,ıslak ve tuzlu suların ıslattığı kağıtları kuruturdu o nefesle...
Sıkılmamıştı yazmaktan, yıllar çok yazdırmıştı,
Bazen basit bir kelebeğin vadesi geçmiş ömrünü,
Affettim seni üzülme,
Canım acımıştı biraz ama, iyiyim şimdi,
Merak etme...
Ama keşke öbür bacağımdan da küçük bir ısırık alsaydın,
Tek bacağımı çıplak gibi hissediyorum şimdi,
Altı üstü bir sokak köpeğiyim deme,
Kaç yıl önce olduğunu bile anımsayamadığım,
Uzun bir zaman yolculuğunun en son köşesindeydi,
Aşk denen duygu ateşinin yüreğime ilk düştüğü vakitti,
Bir yaz haytalığında süre giderken mavi gözlerindeki yolculuğum.
Aşk denilen kelimenin sözlüğe, anlamı yeni yazılmak üzereydi.
Her aşk yüklenmiş kırmızı gülü sana getirmek isterken.
Tuhaf bir gecenin yıldızlı, maviş gökyüzünde saklı yüzün,
Ve sarı ışıkların süslediği kaldırımların son nefesi sessizlik,
Su birikintisinin arasına tünemiş sahipsiz bir avuç gözyaşı,
Bir minik kuş yuvasında uyuyor masum masum,
Ama yerini söylemem uyanmasın diye,
Sonsuz çabası utandırsada yuvasına çekirdek kabuğunu sürükleyen karıncanın,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!