Uzun bir kıştı yaşanan.
Birbirinin aynısıydı günler.
Yorgundu zaman, yorgunduk biz.
Avutsun diyerek çıkıp gittik.
Gittik çocukluk bahçemize.
Uçup gitmiş bütün kuşlar.
Bir bakışki açıyor gönül muammasını,
İki sevdalı kalbin en gizli yarasını,
Bir bakış ki kudreti hiç bir lisan da yoktur,
Bir bakış ki bazen şifa, bazen zehirli oktur.
Bir bakış, bir aşığa neler anlatır,
Devamını Oku
İki sevdalı kalbin en gizli yarasını,
Bir bakış ki kudreti hiç bir lisan da yoktur,
Bir bakış ki bazen şifa, bazen zehirli oktur.
Bir bakış, bir aşığa neler anlatır,
Doyumsuz bir şiir paylaşım okudum
seven gönülere bıraktıgı iz
hafızalardan uzun süre gitmeyecek
şair yüreğini yürekten kutlarım
başarılar seninle olsun
Sevgili Kardeşim: Hümeyra Gün,
Kış hüznünü mısralara en yalın haliyle, bir tabloyu seyreder gibi göz önüne seren muhteşem bir şiir olmuş.
Kardeşimin Kudretli kalemini tebrik eder başarısının devamını dilerim. Beğenerek ve saygı duyarak okuduğum nadide bir pastoral şiir olmuş.
Şiirin hakkı olan tam puan+antolojiyi Bodrum'dan gönderiyorum.
Her şey sizin ve sevdiklerinizin gönlüne göre olsun efendim.
Sevgi ve saygılarımı iletiyorum
Dr. İrfan Yılmaz. BODRUM.
Gidersen Aglar Aşk
Gitme
Gülüşün yüzünde
Suretin gözlerimde sırlı
Kıristal mavisi nefesim
Gidersen kırılır
Sarmaşıklar tutunamaz
kıyı uçurum
Ay zamansız dogar
Bulut boşalır.Nehirler taşar
Ovalar sel olur
Gitme şair yüreğimden
Gidersen tapınaklar yakılır
İbadet biter inaç yok olur
Yazmaz hiç bir kitap beni
Bu ilk kaçışın
Çakallar düşer izine
Eylül bakışlım
Gökyüzü delinir
Yıldırım düşer
Gidersen gitme
Kurtlar sofrasına düşer
Acım bahara erişemem
Bu ilk dalgalanma
İlk fırtına .sende kalsın
Kimse bilmesin gidişini
Rüsva olurum gidersen
Gitme
Öksüz kalır ağlarım
Hiç bir yurt kabul etmez
Hiç kimse susturamaz
Öpüşünde ki ıslak gülüşü
Ben sevdim.Ya sen.Sevilmedin mi
Seni benden.Aşkı yüreğimden
Söküp alabilir mi Gidersen.
Gitme
Evet sevgili Hümeyra hanım aynen böyleydi, ne güzeldi anlatım....
Beğeniyle okudum, kutluyorum içten.
Sevgimle
Hümeyra Gün, şiirlerini yazarken öyle dikkatli ki şiirlerin bütünlüğünü hiç bozmuyor.Yüreğindeki sevgi ve kalemindeki ezgi,kırağı vuran çiçeklerimizi canlandırıyor.Artık isyana yeltenmiyor. Umut, sevgi, hüzün sarılan bir yumak oluyor.
Evet! Sabır tespihi olmak gerekirdi.Bu güne kadar geldiğimizin nedeni de sabır değil midir!mizahı, anlamı ve anlatımı değerli bir şiir, seve seve okudum. tam puan +ant. kutluyorum. Selam olsun.
Uzundu kış, uzundu geceler ama çok güzel yanları, tatlı anıları da vardı.
Sobanın çıtırtısıyda, sıcacık odada oturmak, televizyon,cep telefonu, internet yok. Sohbet bol, masallar, sobanın üzerinde kavrulan kestaneler, mangaldaki ateşte pişen kahveler. Hele kapıdan geçen bozacının 'Boza var boza, kaymak gibi boza var, iyi boza var, ekşisi de var , tatlısı da var' deyişleri hala kulaklarımda çınlar. Hayat da işte aynı böyle, ekşi ve tatlı yanları var.
Bizler baskı altında büyüdük sayılır, o günah, bu ayıp, sonra alem ne der, hep bu sözlerle uyarıldık ve hala o terbiye devam ediyor. Ama ben şahsen kendimle ve ailemle gurur duyuyorum, çok güzel yetiştik, dürüst,namuslu, vatanı,
milletini, bayrağını seven,sahip çıkan çok iyi çocuklardık biz. Ne vatanımıza ne de kimseye ihanet etmedik.
Evet kış çok uzundu,soğuktu, geceler uzundu,karanlıktı ama
gönüllerimiz rahattı.
Güzel dizelere, beğeni ve tebriklerimi bırakıyorum,inci çiçekleri eşliğinde,dost eliyle, gönülden....
Tebrikler...Sevgili Hümeyra hanım
Biz 'gani gönüllü' olarak büyüdük, fazla bir şey istemeden, büyük umutlar beslemeden. Elimizde olanlarla yetinmeyi bildik, çünkü öyle öğrenmiştik. Gelecek günler böyle değil oysa. Büyük umutlar vaat ediyor ama geleceği meçhul. hayaller güzel gerçekleşmesi zor. kardeşim, kalemin hep 'UMUT' yazıyordu, karamsarlığa boş ver. Umuda yazmak daha güzel. Mutlu, umutlu, güzel günlere hep beraber elele. kalemine, yüreğine sağlık.
BİZLER Mİ YAŞAMASINI BİLEMEDİK?
Aslında şikâyetçi olsak da çok çok güzel hasletlerimiz vardı. En başta fedakârlık gibi. Kanaatkarlık gibi. Şükretmeyi bilmek gibi. Liyakat gibi…
Birbirinin aynısı gibi görünse de geçmişteki günlerimiz, mutluyduk, huzurluyduk, dosttuk, hıyanet içinde değildik.
Cin fikirli olmayı, karnımızda kırk tilki ile gezmeyi bilemedik. Belki saflığımızdan, belki fazlaca kendimiz olmamızdan. Ama olsun. Memnunduk yaşadıklarımızdan. En azından gönlümüz rahat, ruhumuz rahattı. Bizleri karamsarlıklara, pişmanlıklara gark edecek çok çok büyük hatalarımız yoktu.
Ufak tefek şeyler mi?
Eh…
İnsan olmanın gereği…
En azından uykularımızı kaçıracak, bizleri sıkıntıya sokacak cinsten değillerdi. Çoğu da sadece kendimizde kalan, içimizdeki insani, kalbi ve iyi niyetten oluşan duygular, arzular…
Eylemsiz…
Şimdi mi?
Vallahi, hak getire diyeceğim.
Zaman değişmiş, bizler geride kalmışız meğer.
Eskilerin ifadesiyle, ne şahinlik, ne kartallık kalmış. Herkes bülbül kesilmiş.
Kendi de konuşuyor, teknoloji de konuşturuyor…
Çok gülmek tuhaf karşılanır, “hafiflik” addedilip güldüğümüz kadar da ağlayacağımız söylenerek gülmemize bile kısıtlama konulurdu…
Bütün bunlara rağmen umudumuzu hiç kaybetmedik.
Kâğıda yazdık, en azından koca koca harflerle. İşledik berraklığımızı, saflığımızı kâğıtlara, toprağa fidanlar diker gibi…
İyi de etmişiz.
Bizler, o kadar “ayıp”lamalara rağmen rahat ve huzurluyduk ya!
Bizler, kendimiz olmayı başardık ya!
Bizler, aracısız, teknolojisiz “İNSAN” olmayı, “İNSANÎ DEĞERLERİ” yaşamayı bildik ya!
Bizler, hayata küsmeden, ümitsizliklerimizde bile ümitli olmayı başardık ya!..
Bizler, bizden sonrakilerin hallerine yutkunsak da, üzülsek de, yarın onlar da kendilerinden sonrakilere belki bizim gibi duygularla yaklaşacaklar.
Yarınların daha neleri değiştireceği, ne tür imkânlar sunacağı ve “insan” olma ile “maddeleşme, mekanikleşme” arasında gel-gitler yaşatacağı aslında şimdiden görünüyor gibi…
Böylesi hassasiyet üzerine ne denir başka?
Varsın herkes kendi devrini gönlünce yaşasın.
Tek temennimiz; insanlığını, kimliğini ve kişiliğini kaybetmeden yaşanması…
Yüreği hassa, sorumluluk duygusuyla yanıp tutuşan bu güzel kalpli insanı yürekten kutluyorum.
Sevgi ve saygı rüzgârları esenliğiniz olsun.
Dostça ve sağlıcakla.
Hikmet Çiftçi
31 Ocak 2014
“GERÇEK DOSTLAR BİRLİĞİ”
Sanki 'ifrat ile tefrit arasında' bir yer bulamamaktı sorunumuz...
Şımartılmış bir neslin 'hafifmeşrepliğini' gördükçe şimdilerde, dönüp kendimize 'şükür' diyoruz... 'Bu kadar sorumsuz olmadık biz', diye avunuyoruz...
Oysa neler çektik... Okul yıllarında teneffüslerde bile yan yana, 'korkarak gezerdik...' Şakalaşmak, gülmek, birlikte birer çay içmek o kadar kolay değildi... Bastırılmış sevinçlerimiz, sevgimiz içimizde kalır, ancak kendimize söylerdik bir şarkıyı, içlendiğimiz bir şiiri...
Sadece mektuplarımız vardı. Onu da vermek için 'aracılar', samimi arkadaşlar araya girerdi, razı edebilirsek ne ala... Hatta ben gibi 'posta kutusu kiralayanlar' bile çıkmıştır, kim bilir...
Oysa şimdi 'bacak kadar çocuğun' elinde telefon... Yazdıklarıysa boyunu katlar, nerden bulurlarsa birbirlerine yazdıkları en ayıp, en argo laflar...
Şiiri okudum, okuldaşımın 'uzun kışını' bir kez daha ben de yaşadım... Aradan geçen 40 yıl hala oturtamamış yerine makul olanı, olması gerekeni... Bizler fazlaca kapanıktık, şimdikiler 'tamamen açık...' Ya da şimdilerde bile 'kapananla, açılanı' yan yana görmek mümkün...
Belki de ondandı kendi hayatımızı kurduğumuzda isyanlarımız, derdine düştüğümüz eksik yanlarımız... Biz dengeyi kurmaya çalıştıkça, birileri geldi hep bozdu, hep baskıladı, ne kendimiz olabildik, ne de benzeyebildik örnek aldıklarımıza...
Bundandır 'çocukluk yıllarına özlem...' Bundandır uzun süren kışlar, gelemeyen baharlar, yazlar...
Anlıyorum Öğretmenim... Siyah beyaz fotoğraflarımıza baktıkça, geçip giden koca bir ömrü hatırladıkça...
Şiiri ve değerli Öğretmenimi içtenlikle kutlarım...
Çaresiz uzandık sabır tespihlerine.
Her gün yeniden dizdik tek tek.
Yoruldu zaman, yorulduk biz.
mükemmel kaleminiz kavi ilhamınız bol olsun saygı ve muhabetle
Bu şiir ile ilgili 10 tane yorum bulunmakta