Uzun uzun laflar Şiiri - Selda Gökmen

Selda Gökmen
59

ŞİİR


0

TAKİPÇİ

Uzun uzun laflar

Kimsekimseye içindeki yağmuru söylemedi
kimse kimsenin içnde yağan yağmuru bilmedi
kimse kimsenin akan su birikintisinde ölmeseydi
yağan yağmurla insan bedeni yıkadık ne de bir gül büyüttük
kimsenin içinde yağanyağmurlarla acısınıyolcuda edemedi

acılar hep gizli düş pencereleri
sahte mutluluklar hep yaşanan gerçeklerdi
hep gizli saklı ağladık
güçlüydük erkektik aslandık
eeee nihayetinde insandık
oysa bazı zamanlar sormadık mı
en ışıltılı enpahalı mücevherim en yeni en pahalı arabam en havalı en konforlu ne varsaişte birden yok olsa hala o en güçlü aslan mı ouruz aslan kafesemi girer yerine neler gelir

acılar hep gizli düş pencereleri
sahte mutluluklar hep yaşanan gerçeklerdi kimse kimsenin içinde yağan yağmuru bilmezdi
kimsekimsenin akan su birikintisinde ölmeseydi

en güçlüydük ağlamazdık
sanki gücünsimgesi gülmek gibi sanki ağlamak
akan subirikintilerinde ölmekti
yarın bir masal anlatabilirim sana
büyü gibi birşey olur
bir peri bir prens birelma
bir öpücük kırmızı başlık dar pabuç olamaz baş kahramanları
yarın bir masal anlatabilirim sana
duymak istediğinonca şeyi söyleyebilirim tek
diğer bir günde masalı anlatırım sana
masalın ne olduğu
baştan sona yalan olduğunu
üzülür müsün ağlar mısın düşünmem bile
onca acıyı masalı dinlerken duyduğun mutluluğa sayarım
sayarım sayarım
büyüklerimi sayardım şimdi para sayarım
verdiğim mutluluğa sayarım verdiğim acıyı
sayarım sayarım
yağmuraltında kaç insan boğdğm onu sayarım
boynuma madalyalar takılsın isterim
gümüş deil altın olmalı
eee parlamalı ışıltılıolmalı
darada kalınca hatırasını boşvrip satmalı
sayarım sayarım büyüklerimi sayardım şimdi para sayarım
en masumumuz bile saçmaladı
hangimiz
taze meyve dolu birtabakla cipsden bisküviden fırsat kalırsa oturdu
televizyona bilgisayara deilde kitapokumaya
kaç kere türküler söyledik bağıra çağıra
çıstaklı şarkılardan vazgeçiptesırasıyla
kaç saat düşündük annemizi
aldığımız elbisenin sezon renklerinden deseninden fırsat kallpta
kaç saat yıldızlara baktık aya baktık
başımızı renkli dergilerden kaldırıpta

şimdi otorup maviyi özlüyorum
şimdi burda oturup zenci bir kadının kıvırcık saçları adına yaşama dolanıyorum
burada öylece oturup siyah gözlüklerimi çıkarıp
eski eski türküler mırıldanıyorum
şimdi beklemeyi bırakıp elimi tutacak
o sıcak eli tutmaya gidiyorum

yeniden doğuruyorum yeniden doğuyorum yeni baştan
armutların dibine hep armut düşmesin elmalarada yer açalım diyerekten
armudun dibine armut olup düşsende
bazımız küçük bazımız tatsız bazımız tatlı ağızşapırtadan
kimimz köylü kadının nasırlı elinde yenildi yutuldu kimimiz yurdışına ithal oldu çıktı
çok havalandı sonu aynı bilmez ki aynı

armut ağacının dalları
görevlerimiz vicdanımız ayıplarımız nederlerimiz geleneklerimiz cıslarımız
ağaç gövdesi serin esen rüzgar
gün geldi engüzel armut pat yere şehirleri gezicek ithal olucakken nasırlı ellerde yenmeyi küçümserken pat yere

biz sustuk düşenarmutların üstüne bastık bir balık kızı olabilirdim
o zaman düşenlere basmazdım
yada insan olarak daha sevmeli daha dikkatli olmalıyım
daha sevmeliyim
ağlayan gözlerimle daha sevmeliyim
her sabahki mor gözleri
güçsüz elleri
kırılmış yanlarımı iterek bir yanadaha sevmeliyim
sanki hiç yalan söylememiş
hiç kalp kırmamış
kimseyi üzmemiş
kimseyi ağlatmamış gibi
daha sevmeliyim
hayatı daha seven
bi çingene karısıolmalıyım
elinde kırmızı gülü alllı morlu elbisesi esmer teni elinden tutan çocuğu
terlemiş alnı
aç karnı
çiçek dolu sepeti
sepetten de dolu kahkahası

güldüm ben de doyasıya ağladım
yalan söğledim anlamamzlıktan gilip yalan da dinledim
aldattım aldatıldım vuruldum vurdum kırıldım kırdım öldüm öldürdüm

daha mı sevmeliyim peki

Selda Gökmen
Kayıt Tarihi : 18.12.2010 22:39:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Selda Gökmen