(...)
9.
Ah sen
sevişgen dağların dolu tayı
söyle bana
hangi it(ki) öptü seni bu defa
yoksa açık penrecereden giren
rüzgâr mı devirdi masana
antika bir vazo gibi koyduğum sevdayı
.
gittin
takıp verdin gülüşünü
paslı bir hançerin susamışlığına
gülüşün ki biliyorsun
demiştim
hiç akmayan bir sudur hayatın
çoğalıp eksilen unutuşunda
güneş gibi açardı sıkıntılı anlarımda
dağıtırdı bulutları
örterdi yalnızlığımı
gülüşün ah
rüzgar dolu mektuplar yazardı bana
kan düştü ahlia
tek beyaz gömleğimin yakasına
kanı düştü o gülüşün
su dediniz hepiniz
sen
annem
dost diyenlerim
su dedi akıl
su dedi birikimler
unutuşun suyu
yıkar her şeyi zamanla
bu muydu en büyük doktor dediğiniz zaman
bu ne biçim doktor
bu ne biçim derman
gecelerim hâlâ uzun
hâlâ dipdiri belleğime ektiğin yara.
(...)
23.
Şimdi sadece
ateşle suyun dansı var
geçmiş zaman resimlerinde
ve hüzün akıyor
her anımsayışın rahminden
şimdi ben
gerillasız bir dağ kadar
evlatsız bir baba kadar yalnızım.
uyumak istiyor yorgun göğsümde artık
düşün örsünde ezilen gün
sıra sende
bu defa sen dokun zamana
ve not düş şerhini ey ömrüm
de ki:
Ölüler ağlamaz kendi ardından
de ki:
Ey zaman
ölmekle ben seni öldürdüm.
ölmekle
ben
seni öldürdüm
artık dokunamayacaksın bana
7.5.2004 Dûrzan Cîrano
Durzan CiranoKayıt Tarihi : 4.6.2009 16:25:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
TÜM YORUMLAR (1)