uzun bir çığlık gibi yokluğun
susturamıyorum sesleri ne yapsam da
uğultular arasında kaybolan bir gemi gibiyim
dalgalar sarmış dört bir yanımı
fırtınalar koparıyor kıyametimi
ne gömülüp gidiyorum karanlıklara
ne de varabiliyorum sütliman denizlere
uzun bir çığlık gibi yokluğun
acıya kilitlenmiş yüreğim
idamlık bir mahkum gibi çaresizim
saniyelerin beni tüketeceği vakte kadar
kulaklarımı ellerime almış bekliyorum
titriyor parmaklarım, titriyor yüreğim
tane tane boşalıyor ecelimin kumsaati
uzun bir çığlık gibi yokluğun
sensizliğin duvarları gittikçe daralıyor
nefessiz kalıyorum virane odalarda
pencerelere demirden perdeler çekilmiş
gece ilerlemiş, mumlar tükenmiş
kim bilir gökteki dolunay da sönmüş
belki kıyametler bile kopmuş
ah sevgilim, yüreğim güneşini kaybetmiş
yokluğun uzun bir çığlık olmuş
ağıtlar her yanı sarmış
ah bir gelsen karanlıkta bile tanırmış gözlerim
kokunu duyunca şad olurmuş ruhum
sadece bir kez fısıldasan sevdiğini
tersine dönermiş feleğin çarkı
canım, kanım, aşkım Merim
uzun bir çığlık gibi yokluğun…
Kayıt Tarihi : 17.1.2009 22:07:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!