yalan yok üzülmedim gidişine.
hemde hiç...
sadece unkapanından geçerken köprü üzerinde denize olta sallayanları görünce aklıma geliyorsun, nedensiz sebepsiz gözlerim kısılıyor ellerimi ceplerime sokuyorum...
bir de bakışlarımı çeviriyorum yoldan yana, perşembe pazarında yürürken günlerden pazarsa eğer...
arap camiinin sokağı yakıyor canımı, dudağımda eski bir yara gibi kanıyor öpüşün...
yalan yok hiç üzülmedim; hemde hiç...
üzülmezdim de yolum şişhane yokuşuna düşmeseydi eğer. neden bu yokuşlar tek başına çıkılmaz ki...
domates fidelerinin o çıldırtan kokusu, adamı yoldan çıkaran o lanet çiçek pasajı, beyoğlu, o eski kitaplar, yıllar öncesinin hüzünlerini yüklenip bıçak gibi gözlerime sokan o siyah beyaz fotoğraflar, mevlevihanedeki susmuşlar bahçesi, galatasaray lisesinin yanındaki bu şehre inat büyüyen incir ağacı bu kahreden şehirde yaşamasam yolum düşmese bu cadde-i kebir'e,adımlarım düşmese adımlarının yanına bunu bilmesem düşünmesem eğer
yine de üzülürsem namerdim...
git...
ama şunu bil bu şehirde tek başına simit bile yenmiyor...
Ahmet KırmızıKayıt Tarihi : 30.9.2006 21:44:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
yalnızlık çıkmasa yokuşlarını
öyle güzeller ki...nasıl da gelivermişler yan yana...
yüreğinize sağlık
TÜM YORUMLAR (10)