Soğuk kış akşamı kendini daha fazla hissettirmeye başlamıştı, şehrin ışıkları bir bir yanmaya başladı. Etrafı kömür kokusu ve yoğun bir sis kaplamıştı. Adam arabasına bindi, biraz duraksadı, ne yapacağını bilmez vaziyette çalıştırdı arabasını, yavaş yavaş hareket etti. Çiğ sokaktan yokuş aşağı inerken yolun sağına yavaşça yaklaştı, aşı boyalı, sıvası dökülmüş evlerin yanından geçti ve durdu, el frenini çekti. Kontağı kapatıp kapatmamakta kararsız kaldı, hava soğuktu, arabayı çalışır vaziyette bıraktı… ellerini başının arkasına koyup geri yaslandı.
Dikiz aynasında yarı gelirgin yüzüne baktı, göz altı torbaları, çizgiler ve beyazlamış saçlar. Hayat beni yordu diye düşündü, yokuş yukarı çıkan arabaların farları gözünü alıyordu, gözlerini kıstı başka yere mi gitsem diye düşündü, yok hayır burada kalmalıyım diye düşündü.
Titreyen eli kasetçalara uzandı, açıp açmamakta kararsız… Kafasındaki düşünceler dolanıp duruyordu. Radyoyu açtı Yavuz Bingöl-Suavi ‘ olmasaydı sonumuz böyle çalıyordu…
Sakin göllerin kuğusuydum,
Salınarak suyun yanağında,
Yarılan ekmeğin buğusuydum,
Göğsüm daralıyor, yüreğim kanıyor
Olmasaydı sonumuz böyle…
Gülümsedi.
Elleriyle cebini yokladı, Cipralex yada Lustral ismini hatırlamadığı ilacını aradı, beynini kurcalayan sorulardan, çıkmazlardan, çelişkilerden, ikilemlerden, kendiyle olan kavgalardan bıkmış biraz sakinleşmek için buna ihtiyacı vardı. Bir tane hap çıkardı, aklına doktorun eğer ilerlerse iki tane al dediği geldi, ne kadar kolaydı, oturduğun yerden iki tane al demesi, al ki yaşadıklarını unut, al ki temize çek geçmişi, al ki pişmanlıkların bitsin…acıların dinsin..sizin ettiğiniz Hipokrat yeminine diye bir küfür savurdu.
Bir kitapta okumuştu, ya da bir yerde biri yazmıştı, yine böyle melankoli olduğu bir akşam.
‘üzgünüm, ama seni seviyorum’ diyordu. Kız mı oğlana demişti? Oğlan mı kıza o kadarını hatırlamıyordu. Birazda şairane bir tavırla tekrar etti ‘ üzgünüm, ama seni seviyorum’ aklı almadı.
Biri saksımızı çiğnedi,
Biri duvarları yıktı, Camları kırdı,
Fırtına gelip aramıza serildi,
Biri milyon kere çoğaldı hüzünleri,
Her şeyi kötüledi
Bizi yaraladı….
Biri şarabımızı döktü, soğanımızı çaldı, biri hiç yoktan vurdu kafeste kuşumuzu, ciğerim yanıyor, yüreğim yanıyor, olmasaydı sonumuz böyle…
‘üzgünüm, ama seni seviyorum’ hangi cümle sevmekle üzgünlüğü bir araya getirebilirdi, hangi sebep böyle söyletebilirdi insana, hangi neden bu cümleleri ağzından çıkarırdı insanın… şizofren fikirlere kapıldığını düşündü, belki de öylesine söylenmiş bir cümle diye geçirdi aklından, karşıdakinin cevabını düşündü, -‘ üzgünüm, ama bende sen seni seviyorum’ neden üzgündü bu aşıklar? Buradan bir şiir çıkar mıydı? Bir öykü yazılır mıydı? Yoksa hayatın tamda ortası mıydı, gerçekliği miydi bu?
Elektro sazın telleri içini titretiyordu.
Göğsüm daralıyor, yüreğim kanıyor
Olmasaydı sonumuz böyle…
İyice dalgınlaştı, ilaç etkisini göstermeye başlamıştı. Prospektüsünü gözünün önüne geldi, yan etkileri azaltılmış bol bol uyku veren majör depresyon, agorafobili veya agorafobisiz panik bozukluğu, sosyal anksiyete bozukluğu, yaygın anksiyete… v.b. diye devam ediyordu. Bir dünya Latince sözcük diye geçirdi içinden, oldum olası sevmedi. Hayat onu alıp buraya bırakmıştı işte, bir arabanın içinde arkasına yaslanmış bir adamdı. Bazen tüm gemileri yakmak geliyordu içinden denizi olmayan bu şehirde, sağdan sağdan yakmaya başlamak, kafasını sağa çevirdi istem dışı bir hareketle..06 plakalı kırmızı bir araba gözüne ilişti, kendi kendine güldü.
Birer yolcuyduk aynı ormanda kaybolmuş
Aynı çıtırtıya uyanan birer serçe
Hep aynı yerde karşılaştık tesadüf bu
Birer tomurcuktuk hayatın kollarında
Birer çiğ damlasıydık, bahar sabahında, gül yaprağında,
Olmasaydı sonumuz böyle…
Şarkıya dalmıştı ki, birden telefonu çaldı. Yarı sersem telefona uzandı. Efendim dedi, arkada şarkının fon müziği, ağlamaklı bir ses;
-Baba, nerdesin gelmiyor musun daha..
Kızım, yüreğim benim dedi, geliyorum hemen, ağlama hemen geliyorum. İstem dışı bir hareketle kasetçaları kapattı.
Göğsüm daralıyor, yüreğim kanıyor
Olmasay….
Kendi kendine karar verdi, bir daha görüşmeyeceğim kendi kendimle dedi, elindeki ilacı yarıladığı camdan sokağa fırlattı. Kafasında bir cümle;
‘üzgünüm, ama seni seviyorum’
İsmail ÖzabacıKayıt Tarihi : 31.12.2011 18:12:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
...
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!