Doğumumdan ihtiyarlığıma giden yolda, senin gölgende sakladığın azraili, görmedi ömrümün hiç bir deminde.
Hücrelerime düşen hayat parçası..! Ömrümün adandığı büyük mucize..! Cennetin suyuyla yıkanmış mis kokulu sevda..! Nefeslerimde kalbime düşen heyecan..!
Aylardan Nisan ve bir avuç dua filizlenmekte... Aklımın sürgüne gönderdiğim senli köşelerine esir düştüm yine. Mürekkeplerini saldığında gökyüzü, penceremde resmin belirdi. Akşam olmaya yakın şu vakitlerde, rüzgar ilmiğiyle asıldım tavana. Aşım diye doldurduğum tasım bana serabını yaşattı, içtiğim su dilimde kaynadı. Seni düşünmenin ululuğu tüm kutsiyetini doldurdu odama. Ey bana cennetin kapısını açan yar, ismine dolanıyor ve seni özlemenin ibadetini yapıyorum. Seni anlatan ilahiler eşliğinde cenneti görüyorum ve çekiyorum varlığını derin derin. Ey benim düşünde huzura kavuştuğum, sana koşuyorum düşe kalka, bir deryanın içindeyim soluksuz ve katıksız sevdana amedeyim.
Bir aşk kadar zehirli,bir orospu kadar güzel.
Zina yatakları kadar akıcı,terkedilişler kadar hüzünlü.
Sabah serinlikleri; yeni bir aşkın haberlerini getiren
eski yunan ilahelerinin bağbozumu rengi solukları kadar ürpertici.
Öğlen güneşleri; üzüm salkımları kadar sıcak.
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta