Doğumumdan ihtiyarlığıma giden yolda, senin gölgende sakladığın azraili, görmedi ömrümün hiç bir deminde.
Hücrelerime düşen hayat parçası..! Ömrümün adandığı büyük mucize..! Cennetin suyuyla yıkanmış mis kokulu sevda..! Nefeslerimde kalbime düşen heyecan..!
Aylardan Nisan ve bir avuç dua filizlenmekte... Aklımın sürgüne gönderdiğim senli köşelerine esir düştüm yine. Mürekkeplerini saldığında gökyüzü, penceremde resmin belirdi. Akşam olmaya yakın şu vakitlerde, rüzgar ilmiğiyle asıldım tavana. Aşım diye doldurduğum tasım bana serabını yaşattı, içtiğim su dilimde kaynadı. Seni düşünmenin ululuğu tüm kutsiyetini doldurdu odama. Ey bana cennetin kapısını açan yar, ismine dolanıyor ve seni özlemenin ibadetini yapıyorum. Seni anlatan ilahiler eşliğinde cenneti görüyorum ve çekiyorum varlığını derin derin. Ey benim düşünde huzura kavuştuğum, sana koşuyorum düşe kalka, bir deryanın içindeyim soluksuz ve katıksız sevdana amedeyim.
Yaşam belirtilerini kayıp etmiş bir vücudun, sende tekrar hayat bulduğu zamanın, geçerliliğini kayıp ettiği bir aşkın bayraktarıyım. Farklı şehirlerin, başka sevdalarının ağına düşmüş, ayrı kurbanlarıyız ey yar. Ben sıyrıldım ve en yalın halimle sana bakmaktayım. Kurduğum cümleler dua öncesi gözlerde yaş, ettiğim dualar ise toprakta filizlenmiş çiçekler. Kokusunu soluyor tüm insanlık ve ayyuka tırmandığında sevdan, paramparça oluyor tüm bedenler ve sana kurban verdiğim ben.
Uzatacağım bir elin doğumundayım. Dünyaya merhaba diyecek bir bebeğin gıdısındayım. Kundağım senin bir merhaba demenle saracak tüm bedenimi, kefenim olma..! Üşüyen ürkek yanımı cesaretlendir. Şefkatine al beni. Bir kare fotoğrafın içinde minik bir tebessümü çok görme. Kaç bayramın hazanını yaşamış bu can, gel bu seferede bir bayramı sen hediye et, gelişin vuslatım, vuslatım ise bayramım olsun. Gözlerim aşina olsun gayrı, aşina olsun sokağım, kapımın eşiği, odamın soğuğu, sılam, nazım.... Uzatacağın bir elin doğumundayım. Gel bir defa, sonra unuttur sevginle kendini bana, razıyım..!
Aylardan Nisan ya sevgili, bak bugünde bitiyor, gün pazar' a gebe şimdiden. Pazartesimi sen şenlendir, düşlemenin ağır sancılarından kurtar beni. Heybemi boşalttım, sende boşalt heybeni, sevdamı sevdana secde ettireyim ey yar...! Nisa koksun ellerim, nur dolsun avuçlarım, gözyaşları içinde tavafına durayım, ya da sen dur, ben geleyim, hicretim...!
Benim gözlerimle bak dünyaya, kendini göreceksin ey yar ve sende benim gibi dualar edeceksin kendine. Bir fırsatın eksikliğini yaşatma bana ve gel gözlerimizi beraber kapatalım dünyaya, sonra dinle beni dillerim ne söyler. İsmini ey yar ve isminle beraber anılmak için bekleşen dular. Şöyle bir baksan uzaklara heryerde ismin yazıyor, toprak ismine sırılsıklam... Sana bestelenen şarkılar tüm coğrafyada aksediyor ve şimdi yağmaya başlıyorsun. Ey benim dilden başlayıp tüm aleme düşen duam. Seni seviyorum bir yağış öncesi... Seni sevyorum bir yakarış öncesi... Seni seviyorum..!
ÖNDER ÖZTÜRK
24 NİSAN 2010
CUMARTESİ
16:04
Önder ÖztürkKayıt Tarihi : 24.4.2010 19:30:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Önder Öztürk](https://www.antoloji.com/i/siir/2010/04/24/uzatacagin-bir-elin-dogumundayim.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!