Uzat ellerini bana
Hani şu dal zarifliğindeki
Hani şu kutsal ekmek güzelliğindeki
Hani şu dokununca yaralarımı iyileştiren
Değince çizgileşen yüzüme gün ışığını süren,
Hani şu toprağı deşip en cılız düşleri
bile çiçek bahçesine çeviren ellerin yok mu
İşte onları uzat bana.
Uzat ve tut ellerimi.
Boşluğa değmesin parmak uçlarım,
Değmesin yokluğunun tenine avuç içlerim.
Sıkı sıkıya kavra buz tutmuş parmaklarımı,
Kenetlen avuçlarıma vargücünle.
Yolumuz uzun, upuzun.
Hem de dik yokuşlar ve keskin uçurumlarla dolu.
Ellerimizden bağlanacağız birbirimize
Birbirimizden bağlanacağız dalgalı ve fırtınalı bir yaşama.
Yürüyeceğiz çıplak ayaklarla,
Nefesimiz kesilecek belki yarıyolda.
Belki de takılacak ayağımız hesapsız bir çukura
Sendeleyip düşeceğiz yerin tozlu, çamurlu suratına.
Belki de geçerken hayatın en dar geçitlerinden
Vurulup düşeceğiz ümitlerimizin orta yerinden.
Belki de zamansız bir kavgada bulacağız kendimizi.
Kim bilir belki de bir ömrü buza kesmiş
bir kışın soğuk koynunda yaşayacağız.
Damarlarımıza kadar üşüyüp titreyecek
Soğuk bir ölümün nefesini hissedeceğiz her yerimizde.
O yüzden ver ellerini bana
Ver ki yıkılsın yalnızlığın tüm kale surları
Ve yalnızlığa inat iki kişilik olalım bu yokuşlu yolda.
Ver ki;
Yokuş dahi düzlüğe vursun,
Kış dahi bahara dönsün,
Kavga dahi barışı bulsun.
Kayıt Tarihi : 28.6.2022 11:35:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!