Aldanılmış düşünceler,
bastırılmış duygular,
gizlide kalmış hevesler,
saklanmak istenen kendi kendine utançlar,
neresi, nereye yetecekti bu hayatın ki farkında olmadan ezilip geçilmişiz en güvendiğimizce... Sanki bir sonsuz yaşam varmışçasına basıp geçmişiz hayatın köprülerinden... Neyin neresi yetecekti, biz köşe başlarında sorduğumuz sevgiliden alınan cevaplar değil miydi şaşkınlığımızı arttıran ve nihayet devşirme bir akılmış sanki taşıdığımız gibi her önüne gelen duyguya inanmışlık ki artık bir yerde tükenmeliydi bu yanılgılar ve inadına inanmış gibi yapamayıp, basmak gerekti korkuların ve de arsız isteklerin bam teline...
Bir yerde tükenmeliydi aslında tüm bu karmaşık düşüncelerin isteksiz duruşu, yoksa tükenip gittikten sonra ardımızda binlerce soru kalacaktı bizimle beraber… Sevgi güven duvarı mıydı veya güven köşebaşısı mıydı ki gözlerim kapalı inanmışlığın sonu nerede bitecekti…
Gibi alırken kalemi elime
Beceriksiz, acemi ve olasıya
Yapayalnızım her defasında
Bu sonuncu olsun diyorum