Semâlarda kevakibler her zamanki gibi şanlı duruyor,
Batan güneş nihân ufka selam duruyor,
Yer, gök, ve üstümüzden uçuşan kebuterler,
Her zamanki ihtişamıyla; mesâ yükseliyor...
Ve altımızda sadece incecik bir tül...
Arkamızdan çıkan ormanda ötüşen bülbül,
Ve bu mersâ-yı taaşuk arzederdi tegafül,
O akşam, ufk-ı şâm-ı gurbetten,
Sen, tüm güzelliğinle üstüme dökülmüştün,
Hazan vakti üstümüze dökülen sakura ağaçları gibi.
En çetin çölde açan penbe bir krizantem...
Sen, böyle güzel olacaktın madem,
Söyle neden nihan ufka kaçıyorsun?
Fecrin kanlı gülleri, mutassıl felaket çiçeği,
En güzel yaz mevsiminden sonra gelen zemheri,
Katarlar, karubanlar, develer, üstünde kevakibler,
Bir çöl yerinden uzağa giderler,
Ve hedefleri sâde meşcereler.
Kayıt Tarihi : 25.6.2023 00:59:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!