Bir güz akşamı öğrendim.
Ellerimde kitaplar, dilimde şarkılar yarım kaldı.
Öylece bakakaldım boşluğa. Ağladığıma kimseler tanık olmadı.
Gittiğini söylediler. Birkaç satır gece yarısı bir son haberde geçtiler. İnanamadım.
Hey kocaman yürekli, çocuksu sevinçli Küskün adam...
Bu yaptığın şakamıydı?
Nasıl yıkıldın? Ve nasıl sustun birden bire... sordum... cevap bulamadım.
O Adam, O adam;
Ellerine küs, Büyüdüğü illerine küs, sevdasına küs,
gözümdeki dev, gençliğimin kartalı.
Kirli sakallı...Sevda denizinin son ustası.
İşte o an yani o soğuk güz akşamı, İçimde kramplar patladı.
Ağlamak istedim. Bağırmak bir de ölesiye.
Nasıl getirirdim seni. Gerisin geriye.
Orası yıldızlar ülkesi be gülüm.
Nefesinle bana, kulağıma bir gece vakti,
Rüyalarımdan akan bir yıldız misali
Uzaklardan seslendiğin gibi,
Yaşıyorum yine seni.
Bir güz akşamı...
Dışarıda içlerine işlerken kar ayazı insanların,
Ve insanların içinde büyürken kat be kat kara yazı,
Bahtiyarların, yılmazların, İlkerlerin dinmemişken göz yaşları
Ellerinden çalınırken gün be gün onurları,
o adamın elleri titrerdi.
Limanlarda yalnız kaldı şimdi o turuncu gemi.
Biz Bilmezdik.
Kurşuna dizilirken bedenler, o sigarasının dumanını yarım bırakır ağlardı.
İçi bizimle dolardı. Annelere ağlardı.
O adam,
küskün adam,
yorgun yürekli adam,
Tanımadığı topraklardadır şimdi, buz gibi, kardelenler gibi cesur, yürekli,
Soluksuz kalmasına yanar şimdi...
Gözlerim benim de çağlamak istiyordu.
Hesapsızlığımın acısı,
Her yanımı sarıyordu.
Bir uzak ülkede, kendi halinle,
İçinde taşıdığın bizlerle gittin.
Giderken gençliğimden bir parça,
Kadınlarımdan büsbütün,
Benim büyüdüğüm yerleri de yanında götürdün.
Türkümü söktün dilimden, dillerim tutuldu.
Sazımın öksüzlüğünü büyüttün.
Seni özlemek,
Hiçbir şeye benzemeyen bu olsa gerek.
Sesinde isyanımı,
Gözlerinde delikanlı tavrımı,
Elbisende, saçında, sigaranın dumanında yüzünde, o mağrur bakışında,
Olmam gereken adamı götürdün.
Bulmuştum ben.
Seni oynuyordum yalnızlığımda.
Sana benziyordum her geçen gün.
Dostlar meclisinde kendimden geçiyor,
Her kadeh rakıda senden dilim döndüğünce söylüyordum.
Kimsesizliğim büyüdü şimdi.
Gidişinle bir parça isyanımı da öldürdün.
Acım dağ gibi şimdi.
Sevgilerim, kavgam o dağda gömülü.
Şimdi yalnızım
Her zamanki gibi. Yalnızlığım can yoldaşım gibi.
Seni söylüyorum şimdi.
Anlatıyorum her doğan çocuğa
eskiden yaptıklarım gibi.
Yağmurlarda ceketin ve sataştığın bu dünyanın iyilikle örülmesi için,
Ve bölüşürken bizim olan her şeyi sen gülümseyeceksin.
Türkülerini yine dalaşarak söyleyeceksin.
Unutma gözüm.
Sana hoşça kal demedim ki...!
11.07.2001/13.00
İlkay PalKayıt Tarihi : 21.12.2007 22:17:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![İlkay Pal](https://www.antoloji.com/i/siir/2007/12/21/uzaklardaki-adam.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!