Dün… Annemi, babamı, kız kardeşimi görmeye kabristana gittim.
Uzun bir yürüyüş oldu; her adımda sağımı solumu süzdüm.
Küçük, büyük… Yan yana, ayak altında uyuyorlardı.
Soluksuzdular… Nefessiz, yemeksiz, aşsız uyuyorlardı.
Âşık, maşuktan ayrı uyuyordu…
Maşuk, aşkına bakmadan uyuyordu…
Bir zamanlar kürsüleri, camileri inleten hoca efendiler…
Sungur Abi, M. Esat Efendi ve daha niceleri…
Hepsi sessiz, sedasız uyuyorlardı.
Şairler, yazarlar, bakanlar…
Bakmadan, görmeden uyuyorlardı.
Pehlivanla çelimsiz, zenginle fakir…
Hepsi yan yana, aynı toprağın koynunda uyuyordu.
Lüks içinde yaşayanlar bile…
Şimdi yataksız, yorgansız, sessiz bir uykudaydılar.
Gördüm…
Dilenciyle zengini yan yana yatırmış toprak.
Bir zamanların makam sahiplerinin etrafındaki dalkavuklar yoktu artık…
Övgüsüz, fors’suz uyuyorlardı.
Annemle babam…
Hayattayken bir türlü anlaşamazlardı.
Ama şimdi gördüm ki yan yana, koyun koyuna…
Kavgasız, gürültüsüz uyuyorlardı.
Onların böyle kavgasız hâllerine hep özlem duymuştum…
Meğer o özleme kavuşmam için
ruhlarının bedenlerinden ayrılması,
cansız ve sessiz uyumaları gerekirmiş.
Ne tuhaf değil mi?
İnsan doğar…
Ölmek için yaşar…
Ve avdete varmak için ölür.
Kayıt Tarihi : 20.10.2025 07:30:00
Şiiri Değerlendir
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Kabristan ziyaretim




Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!