Gecenin koynuna bırakıp ellerini
Gökyüzünden çalıp gözlerini
Şu viran şehirden çekip dizlerini
Uyuyorsun yeniden doğmak için sevince
Uçsuz yalnızlıklar şarkını söylese
Yalan sözcükler hiç yakışmasa ağzına
Ben işte böyle doğruyum seni sevince
Kapına dayasaydın kimsesiz rüzgarı
Bir yuva sanar belki aşındırırdı zamanı
Gelmem yakındır şu sıralar başucuna
Kalmam sana bağlı
Gitmem ise kaçınılmaz gecenin ardına
Koymuşsun melek başını beyazlara
Taş kalpler erir bu masum çocuğa
Korkuyorum adını sana adamaya
Benim olmazsın sonra gelmezsin lafıma
Aman sabah olmasın gün ışımasın beyaza
Kırık tahtalar bir nağme gibi gıcırtısını
Feryadını dert yaksın ağır ayaklarım
Dişlerini bilemekte bir bıçak gibi menteşeler
Gözümde mi büyür bilmem bu yaramaz korkularım
Sanki bir sözümle beni yakar fenerler
Sığınmak ne güzel olurdu değil mi
Kader deyip de ezip geçtiğimiz hayata
Üç ayaklı tabureye oturduğumda gördüm
Kir pas içinde parkelere düşen cansızlığı
Bak sevdiğin gelmiş yanağında bir damla yaş
Güller daha iyi yalvartmaz mı yeşil gözleri
Diye şair iç çekerse çeksin nafile
Uyan aç avucunu alev alev kınalar yakışır sana
Mendilimi o titrek yüreğine getirdim
Hiçbir göz nazara uğratmasın diye
Benim olsun diye sadece benim olsun diye
Sen bat yine sulara kaptan
Dedim ya sana her şey nafile
Hatırlar belki seni bir gün bir yerde!
Kayıt Tarihi : 24.2.2008 12:00:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Karanlıktı o gün tüm verandalar Ve damlıyordu tavan Sokaktaki insanlar ağlıyordu Ben başucunda kanıyordu bulutlar Denizim ben adımı vuslat koy

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!