yalnız serçeyim
sokağın ıslak taşlı derkenarlarında sek sek oynayan
kendime özgü bir çiçek dalı gibi yürüsem de
çayırlara otlaklara
tek bir yıldızın ayak sesi gibi tavlanırım karanlıklarda
ileriye doğru açılan bir pencerenin panjurları gibi
güneşten çiçekler alırım kendime türlü renklerde
otururum bir yol kenarındaki masaya
ince belli bardak gibi
gelen geçene
soğuk havalarda buhur dağıtan bir nefes misali
söyleyecek sözler üretirim içinde peri masalları kadar zengin
konuşmam sadece fısıldarım kulaklarına
belki duyarlar belki de
duymazlar hiç
yine de fısıldarım
kimseye hesap kitap iğne iplik vermeden
bazen de satılık bir korku gibi yapışırım üzerlerine
bilinmeyen bir dünya gibi tığlanırım düşlerine
cesur olanlara güneşler gibi açarken
korkaklara yağmur çörtenleri gibi
paslı bir teneke olur akarım
gözlerinden
önemli olan ne olduğum değil
sizin ne almak istediğiniz bir tutam iyilik mi
yoksa bir avuç hayal alemi mi
ya da kızılca bir kıyamet mi
arkalarından coşturup gelen
tüm kasırgaların şimşeklerin ışığında soylu hareretlerin
fosforlu sıcaklığında asılsız dünyalarını
yakıp yıkıp kavurmak için
yaşama el açan sultaniyegah bir söz dizimi gibi
çatlayarak boyunlarından düşer gelir çoğalırım zamana
sır olurum zihin ötelerine
yalnız serçeyim
sokağın taşlı ıslak derkenarlarında sek sek oynayan
yaşamak ne kadar cezbe durursa dursun
tava durmuş toprağa düşen bir tohumun kabuğundan
açılan çenetleri kadar da güzeldir ölüm
..................
0212202412:30
Kayıt Tarihi : 4.12.2024 16:45:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!