uyu/artık
eski yazdan kalıp kızıla boyanır gövde
uzağı düşleyip, içine düştüğü her günde
uyuyan sessizliği yırtarcasına bağırır gece
aylak sokaklarda, delişmen karanlığı çağırıp
şehir neonları, yangınlarda bırakır yalnızlığı
tel tel acı dökülür saçlarından aşağıya
masallarda dolan kadehi savurup da sana
eskimiş yıldızları düşürürken gözlerine
asker olup dizilir şiirlerde mısralar yine
yaşadığın her an yeni bir tarih doğurur
kalp gözü açık şair gibisin kalanlarınla
her gördüğün yüzü ölümlü bilirdin oysa
sırlı dünyada -yaşadığın yalnızlık- kördüğüm
hırsa bürünür soğuk yanın, gereksizce hırçın
ya güneşe geç kalır, yada güneşli doğum
zamana balkıyan geceye yorgan olur
taşı sıkıp suyunu çıkarırcasına yorgun ellerin
sözün, mehtapla dostluğu işte karşında
divaneliğin ağır türküsü kulağında çınlarken
şimdi tek başınasın dedirtme ayrılık
uykusu bölünen gece yatağını ayırtır
gizemi toplayan kuytu, usulen ağrıları çağırır
çokça sorgudur bolca ölümdür gece
kırağı soğuran dal petunyalar açtırır
soğuk üzerinde ağrı/yanları kavururken
uluyor gece uyuyor karanlık uyuyor el ayak
uyanık yalnızlık yalınayak yapıldak sen de:
uyu artık..
…..
ilkay coşkun
24.03.2012
Ihlamur Edebiyat
Sayı 13- Haziran 2012
Kayıt Tarihi : 25.7.2012 12:21:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!