Sadece bir çeşit kopya kağıdıdır gece,
Siyahlaşan mavi mürekkep, yıldızların çok dürtülmüş döngüleriyle
Işıkta belirir, her bir dikiz deliğinden –
Kemik beyazı ışık, ölüm gibi, ardında her şeyin.
Yıldızların gözleri ve ayın açık ağzı altında
Çöl yastığı acı verir O’na, yayar ince,
Huylandıran kumunu uykusuzluk bütün yönlere.
Tekrar tekrar o eski, tanecikli film
Sergiler utançları – çocukluğun ve ergenliğin
Çisentili günlerini, vıcıktır düşlerle,
Uzun bitki saplarındaki ebeveyn yüzleri, sert ve ağlamaklıdır dönüşümlü,
Böcekli gül bahçesidir O’nu ağlatan.
Kaya dolu çuval gibi engebeli alnı.
Makyaj odası için itip kakar anılar birbirini, eskimiş film yıldızları gibi.
Bağışıktır haplara: kırmızı, mor, mavi –
Nasıl da aydınlatırlar uzatılmış akşamın sıkıntısını!
Şu şeker gezegenlerdir O’nu etkileyen
Bir süreliğine hayatsızlık ile vaftiz edilmiş bir hayat,
Ve şu şirin, uyuşuk uyanışı unutkan bir bebeğin.
Eskimiş ve saçmadır haplar şimdi, geleneksel tanrılar gibi.
Gelincik-mahmur renklerin faydası yoktur O’na.
Boz aynalı bir mekândır kafası biraz.
Her işaret uçar azalan bakış açılarının
Geçidinden aşağı, ve anlamı
Çıkar uzak çukurdaki su gibi.
Kapaksız bir odada mahremiyeti olmadan yaşar,
Gözlerinin cavlak oyukları çok geniş ve katılaşmış
Durumların fasılasız titrek ısı-şimşekleriyle.
Gece boyunca, granit avluda, görünmez kediler
İnledi durdu, kadınlar ya da arızalı çalgılar gibi.
Şimdiden hissedebilir adam gün ışığının, beyaz illetinin,
Önemsiz yinelemelerin nahoşluğuyla sokulduğunu.
Şen cıvıltıların bir haritasıdır şimdi kent,
Ve her yerde insanlar, gözler mika-gümüşü ve anlamsız,
İşlerine gidiyorlar sıra sıra, sanki yakınlarda beyinleri yıkanmış.
[1961]
Sylvia Plath (1932-1963, ABD)
Çeviren: İsmail Haydar Aksoy
Kayıt Tarihi : 4.11.2008 15:42:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Insomniac by Sylvia Plath The night is only a sort of carbon paper, Blueblack, with the much-poked periods of stars Letting in the light, peephole after peephole - A bonewhite light, like death, behind all things. Under the eyes of the stars and the moon's rictus He suffers his desert pillow, sleeplessness Stretching its fine, irritating sand in all directions. Over and over the old, granular movie Exposes embarrassments-the mizzling days Of childhood and adolescence, sticky with dreams, Parental faces on tall stalks, alternately stern and tearful, A garden of buggy rose that made him cry. His forehead is bumpy as a sack of rocks. Memories jostle each other for face-room like obsolete film stars. He is immune to pills: red, purple, blue - How they lit the tedium of the protracted evening! Those sugary planets whose influence won for him A life baptized in no-life for a while, And the sweet, drugged waking of a forgetful baby. Now the pills are worn-out and silly, like classical gods. Their poppy-sleepy colors do him no good. His head is a little interior of grey mirrors. Each gesture flees immediately down an alley Of diminishing perspectives, and its significance Drains like water out the hole at the far end. He lives without privacy in a lidless room, The bald slots of his eyes stiffened wide-open On the incessant heat-lightning flicker of situations. Nightlong, in the granite yard, invisible cats Have been howling like women, or damaged instruments. Already he can feel daylight, his white disease, Creeping up with her hatful of trivial repetitions. The city is a map of cheerful twitters now, And everywhere people, eyes mica-silver and blank, Are riding to work in rows, as if recently brainwashed. [1961]
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!